Gerçek Çiftçi Olmak

Başlık şaşırtıcı gelmiş olabilir. Nasıl yani, çiftçiler gerçek değil mi? Onun da mı sahtesi var diye düşünmüş olabilirsiniz…

Başlık şaşırtıcı gelmiş olabilir. Nasıl yani, çiftçiler gerçek değil mi? Onun da mı sahtesi var diye düşünmüş olabilirsiniz… Gerçi çiftçiliğin sanal ortamda oyunu var ama biz bu yazımızda gerçek hayattan bahsedeceğiz.

Çiftçilik bir meslektir ve her meslekte olduğu gibi taşınması gereken özellikler ve yetenekler vardır. Yazımızın başlığı tohumlarla ve tohumların elde edilme şekliyle ilgili…

Çiftçilerin yetiştirecekleri bitkinin tohumluğunu edinme şekilleri çeşitlidir. Tohumun yaratıcı özelliğinin keşfedilmesiyle başlayan süreç, kendi ürününden tohum ayırmak, komşu ve akrabadan temin etmek, takas ve tohumluğun ticari meta haline gelmesiyle de satın almak şeklindedir.

Dünyanın her yerinde özellikle küçük çiftçiler tarafından yapılan en önemli işlerden biri kendi üretiminden tohumunu ayırmak, saklamak ve tekrar tekrar kullanmaktır. Bu önemli iş binlerce yıldır ve milyonlarca ayrı çiftlikte kişisel olarak yapılmıştır. Böylelikle zengin tarımsal biyoçeşitlilik oluşturulmuş ve biyoçeşitliliğin sürdürülebilirliği ile gıda güvencesi sağlanmıştır.

Ancak birçok ülke raporuna göre artık tarımsal biyoçeşitlilik, tarımsal üretim tehlike ve tehdit altındadır. Tarımsal biyoçeşitliliği oluşturan yerel çeşitlerin –çeşitlere göre değişmekle birlikte- %75’i kaybolmuştur. Ve hızla kaybolmaya devam etmektedir. Nedenlerini daha önce birçok yazımızda ifade etmiştik. Şimdi ise çiftçilerin kendi tohumlarını üretme, koruma ve takas etmedeki düşüncelerini anlatalım. Öncelikle “gerçek çiftçi” olmanın şartını açıklayalım…

Mozambik’te kural olarak tüm çiftçilerin kendi tohumluğunu ayırdığı ve komşularıyla değiştirerek küçük farklılıklar yarattıkları belirtilmektedir. Mozambikli çiftçilere göre kendi tohumunu ayırmak ve korumak gerçek çiftçi olmanın şartını oluşturmaktadır (1).

Görüşme yapılan çiftçilerin sözü ile:

Eğer tohumluğunu ayırıp, korumazsan gerçek bir çiftçi değilsin!

Bu ifade ile çiftçiler, tohumların korunarak kullanılmasına verdikleri önemi anlatmaktadır.

Peki, çiftçiler tohumlarını nasıl ayırıyorlar, en iyiyi nasıl belirliyorlar?

Dünyada pek çok yerde, en iyiyi üretme çabasında olan çiftçiler için (genellikle kadınların yönetiminde olan) tohumluk seçimi tarlada başlamaktadır. En iyi, sağlıklı, gelişmiş ve güçlü görünen bitkiyi seçerek işaretlemektedirler. Bu işaretleme bazen bir bez ya da ip parçası bağlamak şeklinde iken, bazen de Kenya’da olduğu gibi mısır koçanının iki yaprağının kesilmesiyle gerçekleşmektedir (2).

Birçok araştırmanın ortaya koyduğu gibi; çiftçiler bitki çeşitlerinden tohumluk ayırırken genellikle değişik yetiştirme şartlarına dayanacak ve uygun verimliliği sağlayacak olan bitki ve bölümlerini tohumluk olarak ayırmaktadırlar (3). Bu durum onların daha dayanıklı ve güçlü olmalarını sağlamaktadır.

Çoğu ülkede yerel tohumlarla üretime devam edilmektedir. Ekonomik nedenlerin yanında özellikle kadınların çeyiz olarak getirdiği, evlenirken kızlarına hediye edebilmek, sevdiklerini hatırlamak, geleceğe miras olarak bırakabilmek gibi manevi değerlerle gerçekleştirilen tohumluk ayırma ve bu tohumlarla üretime devam etme bazen anne öğüdünü yerine getirmek için de yapılmaktadır. Ayrıca daha lezzetli, besleyici ve daha sağlıklı oldukları yönündeki düşünceler ile geleneksel kültür bu tohumları korumaktadır (4) (5).

Üreticiler kendi ayırdıkları tohumlara oldukça güvenmektedirler. Aşağıdaki ifade çok etkileyicidir (2).

Tohumlarım güvenilirdir! Çünkü her ne yetiştirirsem yetiştireyim asla kötüyü hasat etmem!

Tohumların kalitesine güven, çiftçilerin garantörlüğü ile sağlanmaktadır. Adına da “Komşu Sertifikasyonu” denilmektedir (6). Yani tohumunu bir başkasıyla paylaşmak ya da kendinde olmayanı edinmek konusunda kişilere güvenmek önemlidir.

Günümüzde yerel çeşitler ve tohumları çok fazla önem kazanmıştır. Ticari tohumların göreli olarak verimli olması, değiştirilen politikalar, yerel ve atalık tohumlara hak ettikleri önemin ve değerin verilmesini, korunmasını daha da zor hale getirmektedir. Bununla beraber dünyada yaşanan değişik üzücü örneklerle, tek çeşit ve tohum başta olmak üzere diğer girdilerin de satın alınması ile yapılan üretimin, küçük üreticiler üzerindeki zararlarını görüyoruz. Gıda güvencesi ve iklim değişiminin olumsuz etkilerinin azaltılabilmesi ancak yerel çeşitler ve bunların tohumlarının kullanılması ile sağlanabilir. Bu da yerel tohumların çok sayıda çiftçinin elinde bulunması ve yeniden üretilebilmesi ile gerçekleşebilecektir.

Bunun için artık hepimizin Mozambikli çiftçilerin deyimi ile “gerçek çiftçi” olması gerekiyor…

 

  1. (1) Bakker, N. and Mendoza, F.Z.M., 2009. If you do not save seed, you are not a real farmer, Leisa Magazine on Low External Input and Sustainable Agriculture, Volume 25, No:3, 42p.
  2. (2) STEPScentre, 2012. Environmental Change & Maize Innovation in Kenya: Exploring Pathways In and Out of Maize, The STEPS Centre, University of Sussex, UK and ACTS, CABE and Tegemeo, Kenya, http://www.stepscentre.org (Erişim tarihi: 20Haziran 2010).
  3. (3) Cleveland, D.A. and Murray, S.C., 1997. The World’s Crop Genetic Resources and the Rights of Indigenous Farmers, Current Antropology 38: 477-515.
  4. (4) Bodorkos, B., Pataki, G. and Merö, A., 2008. Participatory Action Research for Conserving Crop Genetic Resources: Beans as Gendered Crops in the Örseg-Venvidek Region, Hungary, 19-29, Antropology of East Europe Rewiev, Volume 26, No:2, St. Istvan University, Gödöllö, Hungary.
  5. (5) Çelik, Z., 2013. Tarımsal Biyoçeşitliliğin Korunmasında Yerel Tohum Bankalarının Rolü Üzerine Bir Araştırma: Karaot Köyü Tohum Derneği ve Yöresi Örneği, Basılmamış Doktora Tezi.
  6. (6) Singh, 1990. A Typology of Community Seed Banks-Sustainable Living Systems, www.sustainablelivingsystems.org/commun, (Erişim tarihi: 25 Şubat 2010).