Tarımsal Problemler ve Tavsiyeler

Yazar : Handan ÇAKAN
Konu : Tarım

Sahada edindiğim tecrübeler üzerine yaptığım bu çalışmada çiftçilerin problemleri, dolayısıyla problemlerin ekonomimize ve doğamıza vermiş olduğu tahribatı göz önünde bulundurarak bir rapor hazırladım.

Sahada edindiğim tecrübeler üzerine yaptığım bu çalışmada çiftçilerin problemleri, dolayısıyla problemlerin ekonomimize ve doğamıza vermiş olduğu tahribatı göz önünde bulundurarak bir rapor hazırladım. Rapor içerisinde problemler ve kişisel fikirlerim ile saptamış olduğum çözümlerim bulunmaktadır.

1- Aşırı toprak işleme ve mazot maliyetlerinin yükselmesi:

Çiftçi maalesef ki çoğu alanda aşırı toprak işleme yaptığı için traktör kullanımı sonucu yakıt ve iş gücü maliyetleri artmaktadır. Sürekli toprak işleme toprağın yapısını da bozacak, organik maddenin kaybına neden olacak, toprak florasını bozacaktır. 

Çözüm: Tarla tarımında anıza ekim yapılması, Meyvecilikte yüzeysel sürüm ve bahçe tabanında ağaçlara zarar vermeyecek yan ürünlerin yetiştirilmesi, böylece hem işçilik ve yakıttan kazanılacak, yabancı ot ve erozyon ile mücadele edilecek hem de hasat dönemi dışında yan ürün hasadı yapabilecek (kış dönemi Ispanak, roka, adaçayı, nane, tıbbi aromatik bitkiler vb). Narenciye bahçelerinde yapılan çalışmalarda sürülmeyen bahçelerde verimin daha iyi olduğu saptanmıştır. Beş yılda bir sıra aralarına yapılacak patlatma (toprağın yırtarak işlenmesi) meyvecilikte yeterlidir. 

Resim-1 Anıza Ekim Şekli

2- Salma sulama, adi sulama problemleri:

Sulu tarım yapılan çoğu yerde modern sulama yöntemleri yapılsa da, Bakanlığımız bu konuda destekleme vermesine rağmen yine de salma sulama yapılan alanlar vardır. Bu durum toprağın akıp gitmesine ve suyun israfına neden olur. Tek çözüm modern sulama sistemlerinin kullanılmasıdır.  Modern sulama yöntemi demek suyun israf edilmemesi, gübrenin aşırı kullanılmaması, toprağın verimini kaybetmemesi ve su erozyonunun engellenmesi, tuzluluğun oluşmaması demektir. Modern sulama teknikleri toprağımızın çölleşmesini engeller. Özellikle ülkemizde su kaynakları sınırlıdır. Bu bilinç çiftçiye aşılanmalıdır. Toprağımızı kaybetmek istemiyorsak vahşi sulamadan uzak durmalıyız, bu kurala uymazsak fotoğraftaki çiftçi gibi kara kara düşünürüz.

Resim-2) Kuraklığa sebep olan bizleriz.

 

3- Toprak Analizinin Önemi ve Doğru gübreleme ve fertigasyonun yapılması:

Toprak analizi üretimin Bamtelidir, olmazsa olmazıdır. Toprak analizi olmadan gübreleme yapılması hastanın kan testi yaptırmadan ilaç kullanması gibidir. Hele ki abartılı şekilde gübre kullanılması (Dönüme 50 Kg kompoze gübre kullanımı) insanın 1 tepsi baklava yemesi gibidir. Tek yönlü gübreleme yapılması (sürekli şeker gübre kullanımı) insanın ömrü boyunca kuru ekmek yemesi gibidir. Gübre miktarının yüksek olması kabul edilebilir bir şey değildir, abartılıdır, cebe, ülke ekonomisine ve toprağa zarardır, zehirdir. Çiftçi her zaman girdi maliyetlerinin fazlalığından şikayet eder bunun en büyük nedeni üretim bilinçsizliğidir. Örneğin çiftçinin 50 dönüm yeri varsa ve dekar başına toprak analiz raporuna göre 10 Kg DAP atması gerekiyorsa toplamda 500 Kg gübre toprağın ihtiyacını görebiliyorsa fakat dönüme 50 Kg DAP atarsa bu 50 Dekar için 2500 Kg gibi bir gübre miktarı yapar. Bakın; girdi maliyeti ne kadar çok yükseldi! 

Çözüm: Çiftçi sadece toprak analizi desteği almak için toprak analizi yaptırmamalı, çiftçi maliyetini düşürmek, toprağını zehirlememek ve verimini arttırmak bilinci ile analiz yaptırmalıdır. Bu da çiftçiyi eğitmekten, bunları öğretmekten geçer. Fakat anlatarak öğretmek çiftçi için yeterli gelmez çiftçinin sonucu görerek inanması gerekir. 

Resim-3 Toprak Analizi üretimin bam telidir.

4- Bilinçsiz İlaçlamalar: Bilinçsiz yapılan ilaçlamalar bütün doğayı perişan eder, hem insanları, hem akarsuları hem de diğer tüm faydalı canlılarıda zehirler. İlaç sektöründe çok büyük bir Pazar payı vardır, kazancı satanlar için yüksek, çiftçi için zarardır. Aynı zamanda doğanın dengesini bozar, insanı kanser yapar. Bunun yanında gölleri, yeraltı sularını ve nehirleri kirletir.

Çözüm: Sağlık bakanlığındaki gibi ilaç ve eczane mantığı mutlaka bitki koruma ürünlerinin satışı için de yapılmalıdır. Bitki koruma ürünleri bayilik sınavı çok yerinde bir karardır, kesinlikle devam ettirilmelidir, zirai ilaç uygulamaları ve tarım ilaçlarının tavsiye edilmesi kesinlikle çok ciddi bir durumdur ve bitki koruma konusunda uzmanlaşmış ziraat mühendisleri tarafından önerilmelidir. Ülkemizde örneğin 2012 yılında 40 bin ton pestisit kullanılmıştır. Birçok kaçak tarım ilacı satışı yapan yerler ayrıca bulunmaktadır. Bunların mutlaka bakanlıkça denetlenmesi, hatta ihbar hattı kurularak ihbarda bulunanlara da ödül verilmesi gerekir. Neden mi? doğa kirlendikten ve insan kanser olduktan sonra bunun geri dönüşü epey zordur da ondan. Bazı şeyler gerçekten para ile satın alınamaz. Gübrenin ve ilacın önerilen dozlarda kullanılması şarttır. Çiftçilerde bilgi eksikliği vardır ve ihtiyaçları olan bilgiye ulaşamamakta ve yönlendirilmeye gereksinim duymaktadırlar. Daha önce gerçekleştirilmiş olan 1000 köye 1000 Ziraat Mühendisi projesi ne yazık ki gereken cevabı verememiştir. Nedenine gelecek olursak göreve getirilen mühendisler ya görev yerlerine gitmemiş (gitmedikleri halde devletten maaş almış) veya yeterli donanıma sahip olamadıkları için çiftçinin güvenini kazanamamışlardır. Çiftçiler bilgiyi bayilerden almakta bu da bayinin insiyatifine bağlı kalmaktadır.

Resim-4 Dünya artık biyolojik mücadeleye dönmeli ve zehirli kimyasal ilaçları kullanmamalıdır.

 

 Bu göreve getirilecek teknik personelin kesinlikle saha tecrübesi olması şarttır ve kendi hakkıyla bu yetkiyi almalıdır. Köye gitmeyecek mühendis ne kendine ne de çiftçiye fayda sağlayamaz. Bayilik belgesi olmayan mühendis nasıl tarım ilacı bayiliği yapamayacaksa, tecrübesi olmayan mühendis ne yazık ki çiftçide güvensizlik oluşturur. Teorideki bilgiler çiftçiyi yönlendirmede yeterli gelmemektedir.

 

Resim-5 Tarım ilacı sıkılan ürünü yemek ile tarım ilacını içerek zehirlenmek aynı kapıya çıkar. Aradaki fark şudur: biri kronik olarak zehirler ve kansere yol açar, diğeri de ani şekilde zehirler. Antidotu (panzehir)  biliniyorsa ve hastaneye zamanında yetişirseniz şanslısınız demektir.

 

Tarım ilacı şatışı, tavsiyesi ve kullanımı çok ciddi bir iştir ve asla hafife alınmamalıdır. Bilinçsiz ilaçlama grip olan bir insanın kemoterapi görmesi gibidir. 

 

Eğer temiz bir gelecek ve yaşayabileceğimiz bir dünya istiyorsak bilinçli üretmeli ve bilinçli tüketmeliyiz.

 

Çiftçiye bilgiyi sağlamak için Ziraat Fakülteleri ve Tarım İl ve/veya İlçe Müdürlükleri birlikte hareket etmelidirler. Dediğim gibi eğer eğitici kadro oluşturulacaksa bu kadrodaki teknik personelin muhakkak saha tecrübesi olması şarttır.