Kazdağı Ekofest’in Geleneksel Çorbası

Evreni sulandırmaya hazır bir ıslaklıkla anarız çorbayı nedense!

Bu yıl çorbamızın üçüncüsünü kaynattık. 

Çorba, yani soupe, suppa, şorba, shorba, çerbiş, tirid, zuppa, soup diye uzayıp giden türlü dillerin türlü çeşnide sulu yiyeceği...

Evreni sulandırmaya hazır bir ıslaklıkla anarız çorbayı nedense! Koyu oldu su kat, sulu oldu malzeme kat derken tenceremizdeki çorbayı giderek çoğaltma imkânımızın olması bizi çorbanın sonsuz dünyasına korkusuzca sokar. Her daim kaçıp kurtulma şansı bulunan başarısızlık ihtimali, en acemi insanı bile çorba yapmaya yüreklendirebilir! Eskilerin deyimiyle “aktır benizi götürür denizi” ayran için söylenir ama çorba da bu tanımlamadan her zaman nasibini alır. 

Şekil şemâl bir yana, ya tadı, tuzu ve içe işleyen güven duygusu, birleştirici özelliği? Kalbi ve mideyi yumuşatan merhem gibi mülayimliğinin yanı sıra çorba başlı başına bir yaşam felsefesidir. Kimse yoktur ki bir kâse çorba içmemiş ya da ikram etmemiş olsun, biraz suyla iki kaşık tarhanayı ya da unu suyla karıştırıp yağ ve tuz katıp sıcacık bir aş kaynatmamış olsun! 

Çorbaya dair yaşadığımız topraklarda söylenecek çok şey var lâkin, bugün çok amaçlı bir çorbanın filozofik yanıyla söyleşmeye meyil etmiştim, o yüzden adına festival çorbası da dediğimiz Ekofest çorbamızdan konuşalım diyorum... 

Eko festivalleri bilirsiniz, tüm dünyada yüce amaçlarla düzenlenirler. Havamız suyumuz ve toprağımızın kirletilip yok edilmemesi esasına dayalı felsefesiyle ekolojik dengelerin korunup kollanması için mücadele eden insanların bir araya geldikleri büyük buluşmalardır. Bu yılki festivalin teması; “Hayat Topraktan Doğar.” 

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği yıllardır bu festivali büyük özverilerle Kazdağı’nın doğal varlıklarını koruma ve yaşatmaya dikkat çekme adına gerçekleştiriyor. Herkes tutabildiği ucundan tutmaya, gücü yettiğince el vermeye çalışıyorken benim elimden gelen nedir diyen herkese de sevinerek kucak açıyor. 

Elimden gelen; koca bir kepçeyle kocaman bir kazanın içine bereketinden sual olmayan hububatları atarak karıştırmak ve karıştırdıkça çoğalan festival çorbamızı festival alanındakilerle taslar dolusu gülüş cümbüş paylaşmak. Tabi sonrasında da oturup duygu ve düşüncelerimi yazmak! 

Birlik ruhuyla hareket etmek asıl olan. Birlikte kotarmak, herkesin çorbada tuzunun olmasını sağlamak, gönüllü olmak, sevgi ve saygıda doğanın rahminde soluklanmak... Bütün her şey varoluşun dengesine bir taşım umut katmaktan geçiyor. İnsanız, insana dair tüm haller üzerimizde mevcut. Hiçbir şeyi yeni baştan keşfetmiyoruz, taş üstüne taş koymak, yoldaki taşı kenara almak en basit edinimlerimiz. 

Aşçı Fok olarak üç yıldır Kazdağı Festival çorbamızı kaynatmaya ön ayak oluyorum. Kazdağı coğrafyasında yetişen adaçayı, defne, kekik çeşitleri, sumak, alan maydanozu ve reyhan yapraklarının kurutulup ve ufalanmış hallerini karıştırıp, yine bu coğrafyanın buğday yarmasıyla kaynatıyorum. İçine kuru soğan, zeytinyağı ve haşlanmış nohut da koyduğumuz için lezzet bir anda patlayıveriyor tabi. Ha, Kazdağı Darıdere bölgesinin içme suyunun çorbaya kattığı lezzeti saymıyorum! Eminim asıl lezzet hava, su ve bu toprağın bize verdiklerinde gizli!  

Ve gelsin terbiye faslı derken bolca yoğurt ile son dokunuş tamamlanıyor. 

Yalnız bu yıl ilk defa vegan katılımcılar için festival çorbamız pişince yoğurtla terbiye edilmeden hemen bir kısmını ayırdık ve vegan çorbamızı sumak ekşisi ile terbiyeledik. Herkes mutlu oldu. Geçmiş yıllarda vegan gençlerin elinde tası ile çorba kazanı başından geri dönmeleri yüreğimi burkmuştu. Oh bu yıl içime sindi çok şükür. 

İşte böyle, Ekofest çorbamız artık gelenekselleşti. Kazdağları olarak anılan dağlar pek çok kirletici maden şirketi, HES’lerin iştahını kabartan yüce bir ekosistem. Tanrıların ideası, kutsal İda, bin yıllardır destanlarıyla bugüne yol gösterirken ne büyük nimetler saçıyor önümüze. Bunları görebilmek, bir kaşık çorbayla bile olsa dikkat çekebilmek gerekli gibi geliyor bana. 

Antik dönemlerden bu yana insanların gıdası olagelmiş otlar, baharatlar, baklagil ve buğdaygillerimizin izini sürerek yaşattığımız, bugün de ihtiyacımızı karşılayan yiyecekler hayatın devamlılığı adına hep var olsunlar. 

Toprağın şifa ve bereketiyle çorbalarımız hep kaynasın.