Zeytin Yasası İçin Kıyametler Koptu!

Zeytin ağaçlarımızı olası kamu yararına tesislere kurban etmemek için toplumun her kesimi mücadele verdi ve bu baskılara dayanamayan hükümet te maddeyi komisyona geri çekti.

Kıyametler koptu değil mi? Zeytin ağaçlarımızı olası kamu yararına tesislere kurban etmemek için toplumun her kesimi mücadele verdi ve bu baskılara dayanamayan hükümet te maddeyi komisyona geri çekti. Duyarı toplumun gayet te olumlu bir tepkisi idi bun yapılanlar, böyle de olmalı elbette. Onlarca yüzlerce senede yetişen ve de milli servetimiz olan ağaçlarımızı neden kamu yararına veya bir başka nedenle kaybedelim. Salt doğa ve güzel düşünceler ile kulağa da hoş gelen bir toplumsal dayanışma idi maddeyi geri çektiren.

İyi de coğrafi yer belirtmeden elbette Ege’den alınan bir görüntü koyalım ortaya. Bizim yurdumuz burası bir başka yer falan değil? Ege sahili.

 

 

O nokta nokta görünenler ize zeytin ağaçları. Diğerlerinin ne olduğunu söylemeyeyim. Yazlıklar. O bu şu kooperatifleri veya zengin bir şirketin yaptığı yazlıklar. Kesilen talan edilen yok edilen yerler de zeytinlikler. Kamu yararına falan da değil. Tam anlamı ile cep doldurmaya yarayan amaçlar uğruna emin olun ki çoğu da yasal olmayan şekillerde ve de emin olun ki kılıfına uydurulmuş şekilde yapılan yapılar. Deprem bölgesinde ne kadar sağlam oldukları da şüpheli yapılar.

 

Ve emin olabilirsiniz ki bu evlerden birine sahip olan ikinci konut alacak kadar da varlıklı kişiler meclisteki zeytin yasasına da karşı çıkmıştır. Nereden biliyorsun demeyin. Eğer derseniz hemen bir başka örnek veririm. Gelin iki resim arasındaki 25 farkı bulalım yarışması yapalım. Ege’nin en güzel yerinde ve de evlerin değerlerinin en az 5 sıfırlı olduğu bir sitede sırf deniz manzarası kapanıyor diye katledilen 24 çam ağacını buldunuz umarım. Emin olabilirsiniz ki burada oturanların arasında zeytin yasasına karşı çıkanlar vardır çünkü en azından birkaçı Ziraat Fakültesi öğretim üyesi.

 

Gelin biraz da güneye inelim. Doğanın milyonlarca senede bize kazandırdığı ovalara ve oralara bakalım neler oluyor.

 

İşte sakat yerleşimin uydu görüntüsü. Onca kıymetli tarım arazisi senede bir bilemedin iki ay için katledilmiş vaziyette. Bu uydu verisindeki sakatlıklar bir de değiş birkaç sayıda. Yine emin olabilirsiniz ki bunların yasal olma imkânı yok. Yerleşim noktalarını saymayı deneyin bakın birinde kaç adet diğerinde kaç adet. Fark eden bir şey yok hepsi doğa katliamı. Ama o kıyıdakiler yok mu onları sormayın gitsin. Bir kere o arazilerin yasal sahibi olamaz nedeni de kıyıya 100 metre kala bir arazi devletin olmak zorunda ve de bura yapı yapılamaz. Nokta. İyi de işte biz kanundaki kitaptaki noktayı noktalı virgül hale getirmeyi beceren bir toplumuz. Buradaki yapılaşma yasal olmaktan çok uzak, olmaz olamaz ama ortada duruyor işte. Nedir derseniz tam anlamı ile kıyı kenar çizgisi ihlali. İhlal edenlerden birisi de devlet kuruluşu, tirajı komik. Ama ne olacak dersiniz. Doğa bu çizgiyi ihlal edenleri er veya geç, ama mutlaka, cezalandıracak ve bu çizgiyi hayali sananlardan o sınır ihlalini oradaki yapıları yerle bir ederek alacaktır.

 

Bunlar neydi. Yazlık evler. Allah’ın ovasında bunca yazlık ev kurarsanız ve de buranın alt yapısı da olmazsa olma imkânı da olamayacağına göre atıklar ne olacak dersiniz. Önce fosseptik çukura ama yaz olunca ona kişi gelip te bir anda tuvaletler çalışınca fosseptik çukur kapasitesi taşacağı için doğruca denize. Eh sabah oldu tuvalet işi tamam kahvaltı da tamam haydi denize. O süreçte de taşan fosseptik suları da denize ve siz de hop onun içine.

Doğa bir şekilde cezalandırıyor işte.  Tabi bu kişiler akşama da taze balık yemek isteyeceklerdir. Eh balık tutma yasağı var. Balık çiftlikleri var bizi kurtaracak ama sakın bu sitelerin önüne gelmesinler. Uzağa gitsinler ama taze balık ta olsun. Düşünün ki yazlığa gelip te deniz manzarasını kapatıyor diye ağaç katleden ve sakinleri arasında rektör doktor sanayici iş adamlarını geçin ziraat fakültesi profesörleri olan toplumdan yapmacık zeytin yasası karşıtlığı değil hakiki reaksiyonlar beklemek zamanı çoktan geldi.