Nereden Çıktı Bu Köy?
‘Bir yazının baÅŸlığında kent – köy ayrımı, kamu yönetimi tarım iliÅŸkisi gibi kelimeler görsem "Åžimdi ben bu yazıyı okuyup canımı sıkmayayım" diye düÅŸünürdüm herhalde. E.. O zaman yazıyı nasıl okuturum. Ya en iyisi yazının baÅŸlığını ‘Nereden çıktı bu köy?’ diye yaparım. Millet de baÅŸlar. Eh baÅŸlamak da bitirmenin yarısı…. Yazıyı okuturuz. Bir dakika ya! ‘Yazılı’ mı düÅŸündüm acaba? Bilge… Argun… ArkadaÅŸlar, bu giriÅŸi yazmayacaktım ben. GiriÅŸi lütfen siler misiniz? Ne? Unuttunuz mu?
Evet, kabul etmek gerekir ki baÅŸlık ve giriÅŸ yazıyı okutmak için oldukça önemli? Ama aldatılmışlık hissi… Yanıltılma korkusu modern insanın sürekli hafızasını kurcalayıp duruyor. Korku ve kaygılarımız, kentte birbirinden çok farklı hayatların iç içe ve yoÄŸun ÅŸekilde bir arada sürmesi ile birebir ilgilidir. Ve farklı olandan korkma toplu yaÅŸamı getirirken, milyonlarla ifade edilen nüfuslara sahip kentlerde kentteki ‘öteki’lerden daha fazla korkuyoruz. İnsanoÄŸlu biraz garip… Güçlü olana saygı duyarken, en güçsüzden korkmaya meyilli.

Kentli insan köyden gelen muhafazakâr, yoksun ve yoksul insandan korkarken, köyde yaÅŸamaya devam edenleri de kutsamayı ihmal etmez. Köylülerimiz; ‘Tatlı, saf, iyi niyetli, misafirperver yurdum insanıdır.’ ‘Vefakâr ve cefakârdır.’ ‘Yılmadan toprakla uÄŸraşır.’ Bunları gitmesek de görmesek te ‘BİZİM’ olan ‘O KÖY’de yaÅŸayan, nasıl yaÅŸadığını bilmediÄŸimiz, sorunlarının, yaÅŸam biçimlerinin farkında olmadığımız ‘O KÖYLÜ’lerimiz için söyleriz. ‘O KÖY’de yetiÅŸmiÅŸ ‘nefis, leziz, saÄŸlıklı’ ürünler vardır. İhracattan dönen, 8-10 pestisit kalıntısı bulunan ürünler ise… Sahi ya bu ürünler fabrika çıkışı mı? Onlar da köyde yetiÅŸmiyor mu? GitmediÄŸimiz, görmediÄŸimiz ‘O KÖY’ün dışında bir de ‘BU KÖY’ mü var? Sahi nereden çıktı ‘BU KÖY’?
Kent Olmadan Köy Olur mu?
Genç çiftçileri köyde tutmak; tarımın hafızasını korumak istiyorsak; tarım topraklarını korumak, yerel tohumların, yerel uygulamaların yanında, köyleri, köy yaÅŸamını, köyde yaÅŸayan insanı doÄŸru anlamalıyız. Evrensel deÄŸerleri köye götürürken, köy kültürünü sürdürmeden, köyün geleneksel yapısını korumadan genç çiftçilerin köyde kalması ne kadar anlamlı olabilir ki? Köyde tarım yamak açısından ÅŸehirde yaÅŸayan insanla, çiftçi çocuÄŸu olarak yetiÅŸen gençler arasındaki fark giderek daralmaya baÅŸlamıştır.
Köyün ana ekonomik faaliyeti tarımdır. Tarım insan faaliyetlerinde bir dönüm noktasıdır. Tarım bütün ekonomik faaliyetlerin baÅŸlamasında, insanın yerleÅŸik düzene geçmesinde, zor koÅŸullara uyum saÄŸlamasında önemli rol oynamıştır. Tarım aynı zamanda tarımın yaygınlaÅŸtığı bölgede insan nüfusunun hızla artmasına olanak saÄŸlar.
Yontma taÅŸ devrinde insan taşın doÄŸal formundan yararlanarak taşı ÅŸekillendirmekteydi. Oysa 11.000 yıl önce, neolitik çaÄŸda taşın doÄŸal formundan yararlanmalarının ötesinde Artık gerçekte olmayan soyut olarak tasarlanmış aletler yapabiliyordu insan. Bunun bir tek nedeni olabilirdi ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar. Aynı dönemde tarımsal faaliyetlerin ortaya çıktığı düÅŸünülürse insanın daha iÅŸlevsel araç gerece ihtiyaç duyması anlaşılabilir.

Bu dönem kap kacak yapımının önem kazanmasında asıl neden ortaya çıkan ürün fazlasıdır. Ürün fazlasının ihtiyaçlar karşılığında deÄŸiÅŸ tokuÅŸ edilmesi ise topluluk (geleneksel örgütlenme) yaÅŸantısından toplumsal (medeniyet) yaÅŸayışa geçiÅŸi getirmiÅŸtir. Uzunca bir süre ticaret ve tarım iliÅŸkisi, teknolojinin (tarım ve kap kacak, basit aletler) yaygınlaÅŸmasını ve geliÅŸimini tetiklemiÅŸ ve toplumsallaÅŸmanın hızlanmasını getirmiÅŸtir.
Kentten Kovulan Tarım
Ticaret yollarının merkezinde bulunan yerleÅŸimler giderek zenginleÅŸir ve büyür. Giderek zenginleÅŸen ve zevkleri incelen kentliler tarımsal faaliyette bulunanları ÅŸehirlerden kovmaya baÅŸlar. Tarım köylerde sürdürülmeye baÅŸlar. Köyler daha çok kentlerin gelir, vergi ve asker kaynağı olarak görülmüÅŸtür. Kent ile kırsal kesim arasındaki ayrım kentlerin zenginleÅŸmesi ve köylerinin yoksullaÅŸması ile sonuçlanmıştır.
Bu ÅŸehirlerde karmaşıklaÅŸan toplumsal yapı, kiÅŸi ve gruplar arası sorunlar, kent içi ve kent dışı güvenlik soruları ortaya çıktı. Kentlerde ve kentler arası iliÅŸkilerde toplumsal geliÅŸme kentin ve ticaretin ihtiyaçlarına göre ÅŸekillenmeye baÅŸlar. Kentlerin zenginliÄŸinin kaynağı tarım olsa da, bu zenginlik tüccarların malları kentler arasında dolaÅŸtırmasına ve alışveriÅŸ yoluyla baÄŸlıdır.
Kervanlarla yapılan ticaret sınırların belirsiz olduÄŸu, güvenliÄŸi saÄŸlayabilecek mekanizmaların olmadığı bu dönemde tamamen tüccarların güçlü olmasına baÄŸlıdır. Tüccarlar kentle çevre kırsal yerleÅŸimler arasında ticaret yürüten yerel tüccarlar ve kervanlarla uzak kentler arası ticaret yapan büyük tüccarlar arasında fark giderek azalmaktadır. Büyük tüccar kentin önde gelenidir. Köylerde yetiÅŸen ürünler ve onlardan elde edilen ürünler ticaretin ana konusu olsa da kentlerin hâkimi olan kesimin tarımla kırsal kesimde yaÅŸananlarla bağı giderek kopmaya baÅŸlamıştır.
KarmaşıklaÅŸan iliÅŸkiler, farklı çıkarların çatışması, ticari sorunların yanında alt yapı sorunlarının ortaya çıkışı ÅŸehirlerde idari mekanizmaların da karmaşıklaÅŸmasına neden olmuÅŸtur. Ayrıca, kentle iliÅŸkili olan köyler ile yakın bölgelerdeki sahipsiz doÄŸal alanlarda da ekonomik (ticaret, tarım, maden, orman) faaliyetlerin de güvenlik sorunun çözülmesi gerekiyordu. Yani bu iÅŸleri yapacak idari yapı giderek daha fazla insanın istihdam edildiÄŸi, askeri bir güce sahip bir idare haline geldi.
Tüm bu iÅŸler için mali kaynaklara ihtiyaç vardı. BaÅŸta en fazla tüccarlardan alınan bu mali destek, kurumsallaÅŸmaya baÅŸladıkça güçlü olan tüccarların payı düÅŸmeye baÅŸlar. Yükün büyük kısmı esnafların sırtına biner. Onlarında lonca faaliyetleri ile güçlenmesi ile mali yük giderek köylere biner.

Ürün dolaşımında el sayısı arttıkça tarım ürünlerine ödenen üretici fiyatları düÅŸer. Üreticiden ucuza alınan ürünlerin karşılığında ÅŸehirde veya diÄŸer köylerde üretilmiÅŸ ihtiyaç malzemeleri ise giderek daha fazla fiyatla üreticilere satılır. Kentteki zenginliÄŸin, refahın, güvenliÄŸin finansmanı köylünün sırtına binse de bu refahtan her hangi bir pay alamaz. Ekonomik geliÅŸmenin yanında, kültürel ve sosyal olarak da kapalı, muhafazakâr topluluk yaÅŸamı köylerde hâkim olur. Hatta giderek zorunlu askerlik hizmetinde de köyler ana insan kaynağı haline gelir.
Tarım uzun süre geliÅŸemez. Köylerdeki geliÅŸmeler de, tüccarların ilgisizliÄŸinden dolayı, uzak köylere yayılamaz. Uzun süre tarımdaki geliÅŸimi durdurmuÅŸtur. Ta ki ortaçağın sona ermesi ile ortaya çıkan kültürel ve bilimsel geliÅŸmelerin saÄŸlık ve ekonomi alanındaki yansımalarının giderek insan nüfusunun artmasını tetiklemeye baÅŸlamasına kadar.
Ticaretin Öznesinden Nesnesine
Tarım ticari faaliyetlerin baÅŸlamasını saÄŸlayan temel ekonomik faaliyettir. İnsanların bir yerde yerleÅŸmesini saÄŸlayan gıda ve sudur. DoÄŸada yaÅŸayan insanlar gıda ve suyun yetersiz olduÄŸu ya da mevsimsel olarak deÄŸiÅŸtiÄŸi bölgelerde göçebe olarak yaÅŸamıştır. BolluÄŸun sürekli olduÄŸu bölgelerde yerleÅŸmiÅŸtir. Tarımsal üretimle birlikte gıda yetersizliÄŸi sorunu ortadan kalkmış, daha sonra faza ürünü deÄŸerlendirmek sorun olmaya baÅŸlamıştır.
Tabii tarım ürünlerini gıda ile sınırlandırmak da haksızlık olur. Giyim (deri, yün, keten, pamuk, vb.), aydınlatma (zeytinyağı), temizlik, saÄŸlık ve bakım ürünleri (bitki ve hayvanlardan elde edilen çeÅŸitli yaÄŸlar, koku maddeleri, sirke, alkol, vb.) gibi ürünler de ticarete konu oluyordu. Tarım ürünleri, tarım ürünlerinden elde edilen ürünler, tarımsal üretimde kullanılan alet ekipman, tarım ürünlerinin muhafazası, depolanması ve ticareti için kullanılan kap kacak ticaretin de geliÅŸmesini saÄŸlayan önemli unsurlardır. Yani bu dönemde ticaretin öznesi tarımdır. Tarımsal üretim yapanlar bundan nemalanmadığı gibi en alt seviyede insan (parya, maraba) olarak görüldüler.
Bugünde ticaretin önemli unsurlarından biri tarımdır. Ancak tarım ürünleri eskisi gibi doÄŸanın kendi dengesi içerisinde üretilmemektedir. Bunun yerine bol girdi kullanılarak üretilen ürünler vardır. Bu durum köyleri kitlesel üretim, kitlesel tüketim kültürünün bir parçası haine getirmiÅŸtir. Artık tarımı ticaretin öznesi olarak nitelemek gerçeÄŸi yansıtmamaktadır. Tarım bu gün ticaretin nesnesi haline gelmiÅŸ durumdadır.
Tarımsal üretimde bol girdi kullanımıyla global köyün açık pazarlarından biri haline gelen kırsal köy, dünyanın öbür ucunda üretilen ürünlerin tüketicisi haline gelir. Küçük kentlerin ‘PAZAR’ haline gelebilmesi için bolca ve geniÅŸ ticaret yolları yapar. Bu yollar zaman içerisinde köylere kadar uzatılır. Bugün köylerde her tür ürün tabii ücreti karşılığında ve bol kârla satılır.
Aslında hikâye bol tarımsal ürün elde etmek bile deÄŸildir. Bunun yönteminin bol ilaç ve bol gübre olmadığı, doÄŸru uygulamalarla maliyeti fazla arttırmadan üretim miktarını yükseltmenin mümkün olduÄŸu da yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır.

Bugünün mantığı içerisinde ticaretin öznesi aslında paradır. Bu durumda kazanılan parayı arttırmak, yani daha kârlı bir ticaret için ‘her ÅŸey mubahtır’. Tarım artık ticaretin öznesi deÄŸil nesnesidir. Yani tarımsal ürün sıradan bir metaya dönüÅŸmüÅŸtür. Ürünün kalitesi, çevreye ve insan saÄŸlığına zararlı hale gelmesi, toprak su ve hava kirliliÄŸi, toprak canlılığının yok olması sorun teÅŸkil etmez. Önemli olan karlılıktır.
Lafı Fazla Uzatmayalım
Haftasonu atladınız arabanıza, köy yollarına düÅŸtünüz. O saf, o temiz kalpli, o pırıl pırıl yurdum insanın yetiÅŸtirdiÄŸi doÄŸal, temiz, saf, saÄŸlıklı ve de köy ürünlerinden alacaktınız… Üstelik köyde ürün ucuz olurdu. Ama ilk ÅŸoku fiyatları sorduÄŸunuzda yaÅŸadınız. Çünkü fiyatlar ÅŸehir fiyatlarıyla yarışıyor, hatta bazen geçiyordu. Az ürün aldıklarını tahmin ettiniz hemen. Olsun doÄŸal, taze, temiz, saÄŸlıklı ürünleri tüketecektiniz. O da doÄŸru olabilir de olmayabilir de. Köylerde genel olarak insanlar bir miktar araziyi ayırıp ailesi için ilaçsız gübresiz ürün üretir. Sattıkları ürünleri yemezler. Neden acaba (?)
Global köyün bir parçası haline getirilen köylerin ‘O köy’ olarak kalabilmesi imkânsızdır. İşin öteki tarafı ise köyde yaÅŸayan çiftçinin bu deÄŸiÅŸimin yarattığı çok bilinmeyenli problemlerle baÅŸ etmesi pek de mümkün olamadı. Köy yaÅŸamını destekleyen, köyün sorunlarına bir nebze katkıda bulunan Zirai Donatım Kurumu, Et Balık Kurumu, Yem Fabrikaları, Sümerbank gibi kurumlar kapatılıp mülkleri satıldı.
Önce gübre, ilaç, vb. desteklerle yoÄŸun tarıma alıştırılan köylü, sonra destekler çekilerek piyasanın insafına terkedildi. İşlerse her ÅŸeyi çok güzel yapacak olan serbest piyasa ekonomisi de çok uluslu ÅŸirketlerin iÅŸine yaradı. İnsana, doÄŸaya, topluma karşı sorumluluk hissetmeyen bu ÅŸirketler kendi alanlarında Uluslararası Tekel veya Gizli Kartel (DüÅŸman KardeÅŸler) olarak serbest rekabetin önüne geçmek piyasaya yeni girenleri yok etmek üzere ortaklaÅŸtılar.
Tarımsal üretimde girdi fiyatlarıyla, tarım ürünü fiyatları karşılaÅŸtırıldığında tarımsal üretim aleyhine olan oransal deÄŸiÅŸim açıkça görülecektir. Serbest piyasa en iyi iÅŸlediÄŸi ülkelerde bile aksak iÅŸledi. Üstelik çiftçiye verilen destek için ‘Benim cebimden çiftçiyi mi besleyeceksiniz. Serbest piyasa ekonomisi var. Devlet müdahale etmemeli.’ diyen ekonomistler büyük ölçekli holding ÅŸirketlerine verilen destekler için ‘O ÅŸirketler kaç kiÅŸiyi doyuruyor.’ diyebilmekteydi. O para da bizim cebimizden deÄŸil mi? Yoksa gökten zembil ile mi iniyor?

Çiftçi olmasa para mı yiyeceksiniz? Yok. İthal edeceklermiÅŸ. Cari açık artıyor. İthalat yalnızca maliyeti düÅŸürür. Ama aynı zamanda cari açığı arttırıyor. Para kazanamayan çiftçi tarımı bırakır. Büyük kentlere göçer. Köylerin boÅŸalmasına neden olur. Toprakların iÅŸlenmemesine neden olur. Bölgedeki nüfus göçer. Çiftçi göçerse esnaf kepenk kapatır. İlçe boÅŸalır. İlçe boÅŸalırsa ildeki iÅŸletmeler kapanır il boÅŸalır. İller boÅŸalırsa bütün nüfus birkaç ÅŸehre gelir. O ÅŸehirlerde sorunlar artar. İşsizlik artar. Suç oranı artar. Bizde olmaz öyle ÅŸeyler. Yalnız ÅŸu devekuÅŸlarının kafalarını kuma gömme stratejisini çok beÄŸeniyorum. Sorunlarla çok ‘kolay’ baÅŸ ediyorlar.
Görseller:
- http://bit.ly/2ts3jau
- http://bit.ly/2t39puT
- http://bit.ly/2tnOswT
- http://bit.ly/2tnxpeX
- http://bit.ly/2ul5ngL
YORUMLAR
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.apelasyon.com sorumlu tutulamaz.