Hititler ve An.Tah.Sum Bayramı

Hitit ritüellerinde önemli bir yeri olan AN.TAH.ŠUM bayramı, bu bayrama adını veren bitki ve bu bitkiyle yapılan yeme-içme ritüelleri bu yazının konusunu oluÅŸturacak. Öncelikle, Sümerce’den alınan bu sözcük yani AN.TAH.ŠUM bugün hangi bitkiyi temsil etmekte onun üzerinde durmak gerek.

Hitit kültürünün en önemli bayramlarından biri olan AN.TAH.ŠUM bayramı esas olarak ilkbahar mevsiminin baÅŸlangıcını temsilen kutlandığından ve bu bitkinin adıyla anıldığından bitkinin ilkbaharda ortaya çıkan bir bitki olmasının gerekliliÄŸi konusunda neredeyse bütün Hititolog ve araÅŸtırmacılar hemfikirdir. Dolayısıyla Orta Anadolu’da, ilkbahar mevsiminde, canlanan doÄŸanın bir parçası olarak ortaya çıkan bitkiler üzerinde durmak AN.TAH.ŠUM bitkisinin hangi bitki olduÄŸu konusunda atılacak ilk adım olmalıdır. İkinci adım bitkinin adının sonuna eklenerek onun soÄŸanlı bir bitki olduÄŸu çıkarsaması yapmayı saÄŸlayan (ŠAR) Sümerogramı sayesinde atılabilmekte. Yani bitkinin Hitit metinlerindeki tam adı AN.TAH.ŠUM(ŠAR) olarak geçmekte ve bu ismin sonunda yer alan (ŠAR) ilk kez 1925 yılı gibi çok erken bir tarihte Ehelolf’un önerisinden beri soÄŸanlı bitkileri ifade ettiÄŸi kabul edilen bir ek (suffiks) olarak tanımlanmakta.  Bir diÄŸer deyiÅŸle ilkbaharda, Orta Anadolu’da ortaya çıkan soÄŸanlı bir bitki olmalı AN.TAH.ŠUM(ŠAR). Bitkinin hangi bitki olduÄŸu konusu Hititolog’lar ve arkeobotanistler arasında halen tartışma konusu. Ancak Hitit ritüel metinlerinden bilinen bir gerçek de bu bitkinin adıyla anılan bir dini bayramın ilkbahar aylarından kutlandığı. Bitkinin hangi bitki olduÄŸu konusuna geri dönülmek kaydıyla ÅŸimdi AN.TAH.ŠUM bayramını incelemekte yarar var.

Ritüel metinleri sayesinde Hititlerin en iyi bilinen bayramı olan AN.TAH.ŠUM 38 gün sürmekte ve ilk kez I. Šuppiluliuma (MÖ 1370-1340) zamanında ortaya çıktığı I. Šuppiluliuma’nın oÄŸlu II.Muršili dönemine tarihlenen metinlerden anlaşılmakta. Sonrasında sürekli olarak kopyalanan ritüel metinleri sayesinde IV.Tudhalia (MÖ 1250-1225) dönemine dek izlenen bu bayramın ortaya çıkışı II.Muršili dönemi belgelerinde aÅŸağıdaki gibi geçmekte.
 
“(Vakî oldu ki), babam Hatti ülkesi tanrıları ve Arinna’nın güneÅŸ tanrıçası için
AN.TAH.ŠUM bitkisi ihdas etti. Adı geçen bu konu çok önemlidir…
İlkb(ahar oldu)ÄŸunda Hat(tuša’dan giderim)
ve orada (Arinna kentinde) tanrılar için A(N.TAH.ŠUM bitki)si bulunur.”
 
Hititologlar yukarıdaki metinlerden çıkarılacak iki sonuç olduÄŸunu belirtmekte. Bunlardan birincisi, II.Muršili’nin babası Šuppiluliuma döneminde baÅŸlayan geleneÄŸi devam ettirdiÄŸi; ikincisi de bu bayramın esas olarak Hattuša ve Arinna kentleri civarında kutlandığı. BoÄŸazköy yakınlarında yani Çorum il sınırları içinde olması gereken Arinna’nın lokalizasyonu konusunda hemen bütün araÅŸtırmacılar aynı düÅŸüncede olup Alacahöyük’ü iÅŸaret etmekteler. Bu durumda bir ipucu daha elde edildiÄŸi söylenebilir. Bu ipucu da bayramın Orta Anadolu’ya özgü olduÄŸudur. Çorum merkez olmak üzere batıda Ankara’dan baÅŸlayıp doÄŸuda Sivas’a, güneyde NiÄŸde’ye kadar uzanan bölge içinde kısacası çekirdek Hitit bölgesinde kutlanmakta ancak sonrasında bir gelenek olarak çok daha geniÅŸ bir bölgeyi de etkilemiÅŸ olabileceÄŸi düÅŸünülmekte.

Bayram sırasında bu bayrama adını veren bitkinin kendisi ya da meyvesi veya ondan yapılan yemek yenmekte ayrıca bayramın 8 ve 9. günlerinde Arinna kentinde güneÅŸ tanrıçasına sunulurken HattuÅŸa’da tanrı Zababa tapınağı ile kent yakınlarındaki orman tanrısı Lama’ya ait tapınaklarda da sunular yapılmaktadır.  Bayramın 32 ve 34.günlerindeyse daÄŸda geyiÄŸe içki sunma ritüeli gerçekleÅŸtirildiÄŸinden bitkinin ve bayramın geyiklerle de bir iliÅŸkisi olduÄŸu düÅŸünüldüÄŸünden Alacahöyük ortostatlarında görülen bir geyiÄŸin ve önünde duran çiçek bezemesinin konuyla baÄŸlantılı olduÄŸu ileri sürülmektedir.

Bu durumda bayrama adını veren bitki konusunda baÅŸka ipuçları da ele geçmekte. Åžimdi durup eldeki ipuçlarını bir kez daha tekrar etmekte yarar var. Birincisi bitki baharda ortaya çıkacak, ikincisi soÄŸanlı bir bitki olacak, üçüncüsü Anadolu’da özellikle de Orta Anadolu’da yaygın olacak ve son olarak da Alacahöyük ortostatlarındaki geyik ve bitki bezemeli ortostatta görünen bitki belki de bu bitki olacak. AN.TAH.ŠUM bayramına adını veren bitki konusuna artık geri dönebiliriz. Öncelikle bitkinin hangi bitki olduÄŸu konusunda yapılan önerilerle baÅŸlayalım. Hayri Ertem, Hitit dönemi florası üzerine yaptığı çalışmada Güterbock ve Thompson’un mercimek önerisiyle Cornelius’un yaptığı safran önerisini kabul etmemekle birlikte kendisi de bir öneri yapmaktan kaçınmıştır.  Ancak bu çalışmadan çok sonra Hititçe bitki adları üzerine yapılan çalışmalarla etnoarkeolojik araÅŸtırmalar ilerlediÄŸinden Ertem’i bu konuda mazur görmek gereklidir kanısındayım. Konuyla ilgilenen diÄŸer araÅŸtırmacılarsa çiÄŸdem çiçeÄŸi ve zambakgillerden bazı bitkiler üzerinde durmaktadır. ÖrneÄŸin Erkut bitkinin liliaceae ailesinden olduÄŸu üzerinde durmakta ve sümbül, zambak, lale ve benzeri bitkilerden biri olabileceÄŸi önerisini getirirken ErtuÄŸ, Darga ve Ünal gibi araÅŸtırmacılar Iridaceae ailesinden crocus yani çiÄŸdem çiçeÄŸi üzerinde durmaktadırlar.

Bu öneriler içinde son yıllarda biri daha ön plana çıkmıştır. Arkeolojik, dilbilimsel, etnolojik ve etnoarkeolojik veriler sayesinde çiÄŸdem çiçeÄŸinin AN.TAH.ŠUM bayramına adını veren bitki olduÄŸu önerisi artık genel olarak kabul görür durumdadır. Yukarıda Alacahöyük ortostatlarındaki bezemelerle arkeolojik ve Hititologların yazılı belgeler üzerine yaptıkları çalışmalarla da dilbilimsel veriler bir dereceye kadar görüldüÄŸünden bundan sonrasında çiÄŸdem çiçeÄŸiyle ilgili etnolojik ve etnoarkeolojik veriler üzerinde durmak istiyorum.

İlk olarak Çorum mutfağında çiÄŸdem çiçeÄŸinin bugün nasıl kullanıldığına bakalım. Çorum Mutfağına Güzelleme adıyla 2012 yılında Metro Kültür Yayınları ve Çorum ValiliÄŸi’nin ortaklığıyla basılan kitaba baktığımızda çiÄŸdem çiçeÄŸi ile ilgili deÄŸiÅŸik ve yoÄŸun uygulamalarla karşılaÅŸmak olasıdır. İlk olarak bahar baÅŸlangıcında çocukların kırlardan topladıkları çiÄŸdem çiçekleri ile yaptıkları çiÄŸdem aşından söz etmek yerinde olur. ÇiÄŸdem aşı çocukların topladıkları çiÄŸdemleri bulgur ve yaÄŸ ile kavurmalarıyla yapılan bir yemektir.  Bu yemek için kullanılan çiÄŸdem bitkisiyse botanikçilerce Crocus ancyrensis adı verilmiÅŸ olan Ankara çiÄŸdemidir.

Halk arasında ‘çiÄŸdeme gitmek, çiÄŸdem karşılamak’ gibi adlarla anılan bu uygulamada çocuklar topladıkları çiÄŸdemleri bir çalıya asarlar ve ellerindeki kaplarla tekerlemeler söyleyerek kapı kapı dolaşıp evlerden yaÄŸ, bulgur, kıyma ve salça toplayıp köyün fakir evlerinden birinde bunları karıştırıp yemek yapıp bir ÅŸenlik içinde yerler; kalanını da ev sahibine destek amaçlı olarak o evde bırakırlar.  Çorum merkez, Dodurga, Mecitözü ve Osmancık gibi ilçelerde halen yapılan bu uygulama sanki AN.TAH.ŠUM bayramının izleri taşır gibi görünmekte. Aslında baharı karşılama anlamında son derece de anlamlı bu uygulamada çiÄŸdem çiçeÄŸinin kullanılması ise çiçeÄŸin baharın müjdecisi, kışın bittiÄŸinin habercisi olarak karlar arasından ilk filizlenen bitki olmasıyla daha da anlam kazanmaktadır.

Sadece çekirdek Hitit bölgesinde deÄŸil Orta Anadolu, DoÄŸu Anadolu’nun batıya yakın bölümleri ve GüneydoÄŸu Anadolu’da da çiÄŸdem çiçeÄŸinin hem baharı karşılama anlamında ritüelistik bir karakterinin halen devam etmesi hem de bahar aylarında deÄŸiÅŸik yemeklerinin yapılıp sözlü kültürde manilere, masallara konu olması, bitkinin Hititler tarafından da aynı amaçla kullanıldığının etnolojik ve etnoarkeolojik kanıtı olarak gösterilebilir.
Hitit bölgesinin biraz daha doÄŸusunda Sivas yöresinden bir örnekle konuya devam etmek istiyorum. Sivas’ın Çepni Köyü’nde ‘hatapıya’ adı verilen baharı karşılama ritüellerinde de çiÄŸdem çiçeÄŸi aynen Çorum yöresinde olduÄŸu gibi baÅŸrolü oynamaktadır.  Aynı ÅŸekilde Aksaray, Yozgat ve NiÄŸde folklorunda da baharı karşılama anlamında yeri bulunan çiÄŸdem çiçeÄŸi GüneydoÄŸu Anadolu’da özellikle Antep mutfağında ve folklorunda önemli bir yere sahiptir.

Gaziantep halk masalları içinde yer alan ve aÅŸağıda anlatılacak ‘pepuk kuÅŸu’ öyküsü yine baharda çiÄŸdem toplayan çocuklarla ilgilidir:
 
“Bir varmış, bir yokmuÅŸ köyün birinde anne babalarıyla yaÅŸayan çok mutlu iki çocuk varmış. Bunlardan büyüÄŸü kız, küçüÄŸü ise erkekmiÅŸ. Bu çocukların mutluluÄŸu bir gün annelerinin ölümüyle yom olup gitmiÅŸ.(yom olmak=yok olmak) Babaları tekrar evlenmiÅŸ. Üvey anneleri bu iki çocuÄŸa zulmedip dururmuÅŸ. Bir bahar sabahı üvey anneleri çocukları daÄŸda çiÄŸdem toplamaya göndermiÅŸ. Çocuklar sepet ve bıçak alıp evden çıkmışlar. Kız çiÄŸdemleri zorlukla toprağın altından çıkarıp kardeÅŸine veriyor erkek kardeÅŸi de alıp sepetin içine koyuyormuÅŸ. Artık güneÅŸ batıp da hava kararmaya baÅŸlayınca kız, hadi artık eve gidelim. Ama önce bir bakayım ne kadar çiÄŸdem toplamışız demiÅŸ. Kız, erkek kardeÅŸinin elindeki sepetin üstünde duran bez parçasını çekmiÅŸ. Bir de bakmış içinde hiç çiÄŸdem yok. Erkek kardeÅŸinin hepsini yediÄŸini düÅŸünmüÅŸ, üvey annemiz bizi dövecek diye aÄŸlamaya baÅŸlamış ama sonra kardeÅŸine öyle bir sinirlenmiÅŸ ki çiÄŸdem topladığı bıçağı öfkeyle kardeÅŸine saplamış ve sonrasında kardeÅŸinin elinden düÅŸen sepetin altında koca bir delik olduÄŸunu görmüÅŸ. Bu da üvey annelerinin onlara yaptığı bir oyunmuÅŸ. Ablası aÄŸlamaya baÅŸlamış, yere düÅŸen kardeÅŸini kaldırmaya çalışmış ama kardeÅŸi bir türlü kendine gelememiÅŸ, oracıkta ölüvermiÅŸ. Ablasının gözü aÄŸlamaktan ÅŸiÅŸmiÅŸ. Eve nasıl gideceÄŸini, babasının tek erkek çocuÄŸunu bıçaklayarak öldürdüÄŸünü nasıl anlatacağını bilemiyormuÅŸ. Eve gidemeyeceÄŸini anlayınca kardeÅŸini en yakın derede yıkayıp, toprağı eÅŸip erkek kardeÅŸini gömmüÅŸ. Sonra dua etmeye baÅŸlamış, eve gidemeyeceÄŸi için allahım beni bir kuÅŸ yap. Bir kuÅŸ yap ki sürekli bu daÄŸlarda dolanıp kardeÅŸime ne olduÄŸunu anlatıp durayım demiÅŸ. Kızın dileÄŸi kabul olmuÅŸ ve kız pepuk kuÅŸu olup daÄŸlarda uçup anlatmaya baÅŸlamış, ‘Pepuu, kekuu. Ke qir? Mın qir. Ke kuÅŸt? Mın kuÅŸt. Ke ÅŸuÅŸt? Mın ÅŸuÅŸt? ah, ah, ah!’ her bahar, çiÄŸdem yere düÅŸtüÄŸünde pepuk kuÅŸu daÄŸlarda dolaşıp, bu hikayeyi anlatıp dururmuÅŸ. KuÅŸun söylediklerinin Türkçesi: pepuu, baba. Kim yaptı? Ben yaptım. Kim öldürdü? Ben öldürdüm. Kim yıkadı? Ben yıkadım..."
 
Gaziantep folklorundan bu ‘üzücü’ alıntının da gösterdiÄŸi gibi çiÄŸdem, Anadolu’da sadece Çorum civarında deÄŸil neredeyse yetiÅŸtiÄŸi her yerde baharın geliÅŸinin müjdecisi olarak ritüelistik anlamda yer edinmiÅŸ gibi gözükmektedir. Bu nedenle de çok büyük bir olasılıkla Hititlerin AN.TAH.ŠUM bayramlarına da adını vermiÅŸ olması olasıdır. Son söz olarak Çorum yöresinde yapılan çiÄŸdem aşı tarifiyle bu konuyu noktalamak istiyorum.
 
Kaynaklar:
  1. H.Ehelolf, “Wettlauf und szeniches Spiel im hethitischen Ritual”, Sitzungsberichte der Preussischen Akademie der Wissenschaften, SB.Berl.Akad. phil.-hist.Kl., 1925, s.267; H.Ertem, BoÄŸazköy Metinlerine Göre Hitit Devri Anadolu’sunun Florası, TTK Yay., Ankar-1974, s.35-37; M.Darga, Eski Anadolu’da Kadın, Ä°Ü Edebiyat Fakültesi Yay. no:2033, İstanbul-1984, s.55.
  2. S.Erkut, “Hititlerde AN.TAH.ŠUM(ŠAR) Bitkisi ve Bayramı Üzerine Bir İnceleme”, III.Uluslararası Hititoloji Kongresi Bildirileri-Çorum 16-22 Eylül 1996, (Edt.)S.Alp-A.Süel, Ankara-1998, s.189-195.
  3. F.ErtuÄŸ, “Baharın Müjdecisi: ÇiÄŸdem (Crocus) ya da AN.TAH.ŠUM(ŠAR) Hititler devri Anadolu florasına küçük bir katkı”, TÜBA-AR III (Türkiye Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi), Ankara-2000, 129-136.
  4. ErtuÄŸ 2000, 130; Erkut 1998, 194.
  5.  Ertem 1974, 35-39.
  6. Erkut 1998, 194; A.Ünal, Hititler Devrinde Anadolu, Arkeoloji ve Sanat yay., İstanbul-2003, 92-99; ErtuÄŸ 2000, 130; Darga 1976, 55.
  7. İ.Gösterir, “Çorum AÄŸzında Yemek, Mutfak ve Üretim Kültürü”, Çorum Mutfağına Güzelleme, Metro Kültür Yayınları-4, İstanbul-2012, 63.
  8. Ü.M.Solak, “Çorum Yöresel Mutfağının Geleneksel Yapısı” Çorum Mutfağına Güzelleme, Metro Kültür Yayınları-4, İstanbul-2012, 141.
  9. B.Yalçın, “Çepni Köyünde Baharı Karşılama: Hatapıya”, Sivas Folkloru/63, Sivas-1978, 20.
  10. ErtuÄŸ 2000, 131-132; Gaziantep Mutfağında yeri olan çiÄŸdem pilavı için bkz. G.Tokuz, Gaziantep Yemekleri, Gaziantep Üniversitesi Vakfı Yay., Gaziantep-1996, 124-125.
  11. Öyküyü ÅŸimdi rahmetli olmuÅŸ annesi Fatma Genç’ten çocukluÄŸunda öÄŸrenip bugün bana aktaran Gaziantepli Fatma Genç’e teÅŸekkür ederim.
  12. N.Aras, “Çorum’un Lezzet Dünyası: Sahibinden Tarifler”, Çorum Mutfağına Güzelleme, Metro Kültür Yayınları-4, İstanbul-2012, 234, tarif no:24
Görseller:
  1. http://bit.ly/27YUtwu
  2. http://bit.ly/1X88pRH
  3. http://bit.ly/1PbRQRS

YORUMLAR

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.apelasyon.com sorumlu tutulamaz.