Bu Develer de Sahaya!

Bir zamanlar kervancılar ve obalar arasında hoşça vakit geçirmek amacıyla başlayan güreşler, bugün Ege kültürünün önemli bir parçasıdır.

Bir zamanlar kervancılar ve obalar arasında hoşça vakit geçirmek amacıyla başlayan güreşler, bugün Ege kültürünün önemli bir parçasıdır.

Deve güreşleri tülü denilen erkek develer arasında, hayvanların kızışma dönemi olan,   Aralık-Mart aylarında yapılır. Kızgınlık dönemindeki  bu güreşme isteği, develerin doğasında vardır. 

Bu bir dövüş değil, güreştir. 

Güreş develeri, savran adı verilen bakıcılar tarafından yetiştirilir

Güreşten bir gün önce develer, havut denilen renkli semerleri ve geleneksel süslemeleriyle 

davul-zurna eşliğinde sokaklarda dolaştırılır. Havan (deve çanı)  sesleri ortalığı inletir.

Bir bayram havası eser sokaklarda, gönüllerde yarının heyecanı…

Güreş günü yalnız deveciler değil, herkes erkenden sokaklardadır. Mangalını-kilimini kapan, güzel bir seyir yeri kapmak için yola koyulur.  Deveciler ve savranlar; külot pantolonları altında körüklü çizmeleri, omuzlarında poşuları, deve sahibi olmanın gururlu adımlarıyla develerini güreş alanına götürürler. 

Bu bir panayır, bu bir şenliktir.

Satıcılar çoktan yerlerini almış, deve sucukları asılmıştır. Yandaki tezgâhtan bir Ege poşusu alır, içeri girersiniz. Hazırlıklı gelmediyseniz eğer seyyar lokantalar yetişir imdadınıza. Köfteler, deve sucukları, kavurmalar…

Bununla da bitmez, yöresel börekler, tatlılar, meyveler, balonlar, oyuncaklar…

Bir yandan rakılar açılır, bir yandan dualar edilir.

Artık güreş zamanıdır…

Tüm develer isimleri anons edilince sırayla, sahipleri ve savranları ile birlikte arenaya çıkar, önce bir tur atarlar, buna ikbal yapmak denir. Daha sonra eşlenen develer - buna çatım listesi denir- isimleri okunarak “Bu develer de sahaya” cümlesiyle güreşe çağrılır.

Deve güreşleri hayvanların zarar görmemesi için disiplin içinde ve belli kurallar uygulanarak yapılır. 

Birbirlerini ısırmamaları için güreşten önce develerin ağzı ağız bağcı denilen deneyimli deveciler tarafından bağlanır. Bu bağ “ağız bağı kontrolcüsü” denilen başka bir görevli tarafından denetlenir. Güreş sırasında hakem “ayırın develeri" komutu verdiğinde develeri urgancılar denilen görevliler ayırır.  

 

Deve güreşlerinde bir iddia ve ya müşterek bahis söz konusu değildir.

Masraflar çıktıktan sonra kalan gelir, sosyal bir amaç için kullanılır. Güreşlerin geliri giriş ücretlerinin yanı sıra, güreşlerden bir gece önce düzenlenen halı gecesinde toplanan yardımlardan oluşur. Devecilerin ve bu işe gönül verenlerin katıldığı bu gecede el dokuması bir halı açık artırmayla satışa çıkarılır. 

 

Bu bir satış değil, bağış toplama şeklidir

Halı için her rakam söyleyen, anında o tutarı öder. En yüksek tutarı ödeyen halıyı alır ve ertesi gün yapılacak güreşin ağası ilan edilir.

Tüm bunların organizasyonu güreş komitesinin görevidir. Güreşin düzeninden, güreşecek develerin çatım işleminden ise hakem heyeti sorumludur.

Güreşlerdeki en renkli kişilikse “cazgır”dır. Maniler eşliğinde deve sahiplerini ve develeri methiyelerle anons eder. O yalnızca bir spor spikeri değil, güreşi yöneten kişidir de. Bununla da kalmaz ortalığı şenlendirir. Cazgırın bu konudaki en büyük yardımcıları davulcuyla zurnacıdır. Cazgır: "Böyle pehlivan develere hani alkış", "Ver coşkuyu" diye bas bas bağırarak ortalığı coşturur. Dünyanın hiç bir yerinde hiçbir maç, hiçbir gösteri bu samimiyette sunuluyor olamaz. Cazgır oturma odasındaki rahatlığı ile devam eder anonsuna :"Fotoğrafçı sen sahadan çık", "Mehmet bey hoş geldiniz", "Yemekler nerde kaldı ? "

Bir Ege kültürü olan deve güreşlerini zeybek havası taçlandırır. İlerleyen saatlerle keyiflenen efeler yerlerinden doğrulur; Ege’li olmanın, kültürünü yaşatabilmenin gururuyla harmandalı için yavaşça kalkar kollar…