İnsan Sağlığı Sanırım İnsanlık Varlığı İçin En Önemli Konu!

Yazar : Bilge KEYKUBAT

Pek çoğumuz sağlıklı yaşam için kullanmadığımız bitki, gitmediğimiz merkez, almadığımız ilaç vb. kısaca yapmadığımız hamle kalmıyor.

Pek çoğumuz sağlıklı yaşam için kullanmadığımız bitki, gitmediğimiz merkez, almadığımız ilaç vb. kısaca yapmadığımız hamle kalmıyor.

Yıl 2015… İnsan yaşamının hala daha uzama trendinde olduğu yıllar! Tabi ki şimdilik!

Her şey sağlıklı ve uzun yaşam için! 

Sanırım burada bir konunun üstünde yeterince duramıyoruz! Sağlıklı YİYECEK…

Peki bu nasıl olacak? 

Bu günlerin önemli ve uygulanabilirliği olan bir sözü ” Her eve bir doktor”  

Sağlıklı ve uzun yaşamak için her eve bir doktor yeterli mi?

Size bir Soru:

 

Bir kişiyi 

hasta olduktan sonra iyileştirmek mi önemli 

yoksa 

hasta olmasını engellemek için çalışmak mı?

 

İnsan sağlığı için gelişen Tıp Bilimi ve Doktorlarımız çok önemli ancak, insanların hasta olmasını engellemek için çalışmak da bir o kadar önemli gibi gözüküyor!

Dünya tarihi ilerledikçe, teknolojiler geliştikçe iyi ve kötü noktalar ortaya çıkmaya başlıyor. Konumuz tarım ve tarımdan örnek vermek gerekirse, bir dekar tarladan 200 kg kuru üzüm alınırken 400-1000 kg arası kuru üzüm almak normal sayılır olduğu bir dönemde bu verim artışlarına teknik konuların gelişmesinin yanı sıra zirai ilaç ve kimyevi gübre sektörünün de katkıları büyük. 

Bu kimyasal gübreler ve zirai ilaçlar hazırlanırken ve kullanılırken de halk sağlığı gözetilerek çalışmalar yapılması gerekmektedir.

Dünyamız tarihi boyunca pek çok felaket atlatmıştır bunlardan bazıları;

(https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87evre_felaketi)

 

 

 

 

 

 

Fukuşima I Nükleer Santrali kazaları 9.0 büyüklüğündeki 11 Mart günü olan 2011 Tōhoku depremi ve tsunamisi sonrasında meydana geldi. Honşu adası açıklarında meydana gelen bu deprem, Japonya'da büyük bir tsunamiye yol açtı. Tsunami nükleer santraldeki üç etkin reaktörün kapatılmasına sebep oldu. Santralde Tokyo Elektrik Güç Şirketi (TEPCO) tarafından işletilen altı tane kaynayan su reaktörü bulunmaktadır.

Tsunami elektrik şebekesine zarar verdi ve santralin jeneratörlerini su bastı, bu da santralde bir elektrik kesintisine neden oldu. Bunu takip eden soğutma eksikliği santralde kısmi erime ve patlamalara neden oldu, altı reaktörün tamamında ve merkezi kullanılmış yakıt tankında sorunlar meydana geldi.

Radyasyon sızıntısından kaynaklanan korkular santralin etrafındaki 20 km çapındaki alanın tahliye edilmesine sebep oldu, bu sırada 170 ile 200 bin kişi tahliye edildi. Santraldeki işçiler aşırı radyasyona maruz kaldı.

11 Nisan 2011 günü Japonya Nükleer Güvenlik Kurumu, Fukuşima Daiçi nükleer santralindeki nükleer sızıntının tehlike derecesini Radyolojik Durum Ölçeği'ne göre 7'ye yani Çernobil reaktör kazasıyla aynı seviyeye çıkarmıştır. Felaket düzeyini en üst seviyeye çıkarma konusundaki nihai kararın ise uluslararası uzmanlardan oluşan bir ekip tarafından daha sonra verilebileceğini açıklandı. (https://tr.wikipedia.org)

 

 

Yaşı ilerleyen Dünya, gelişen teknoloji, farklılaşan tüketici talepleri 

Ve şimdi tekrar soruyorum…

 

Bir kişiyi 

hasta olduktan sonra iyileştirmek mi önemli 

yoksa 

hasta olmasını engellemek için çalışmak mı?

 

Gelişen ve yenilenen koşullar ve beklentiler her alanda olduğu kadar Tarım ve Gıda alanında da yaşantımızı etkilemesini ve değiştirmesini beklememiz gerekmektedir. 

Özellikle son yıllarda sevgili Dünyamızın giderek kirlenen toprakları, suları ve havası gıdalarımızı da en ağır şekilde etkilemektedir. Biyodinamik Tarım, Organik Tarım, İyi Tarım Uygulamaları ve Toplum Destekli Tarım, Sözleşmeli tarım gibi her geçen yeni çıkan “Tarımsal Felsefik” yaklaşımlar mutfağımızı ve sağlığımızı da iyi den iyiye etkilemeye başlamış durumdadır. 

Her geçen gün pazardan, marketten aldığımız yiyeceklerimizin, nasıl üretildiği, nereden geldiği konularını daha fazla sorgulamaya başladık. Daha fazla “Bir dönüm yerim olsaydı kendi sebzemi meyvemi yetiştirirdim” ifadeleri duymaya başladık. Toplumsal Destekli Tarım modelleri ile grupça bir köye gidip oradan ürünlerimizi almaya başladık. Hatta daha da ileri gidip köylerde yaşayan üreticilerimize sözleşmeli üretimler yaptırmaya başladık. Aslında bütün bunlar toplumda yaşayan her bireyin biraz daha toprağa yakın ve biraz daha çiftçiliğe yakın hale getirmeye başladı.

Gelişen koşullarla yeni trend olmasını istediğim ve beklediğim bir cümle: 

“Her Eve Bir Çiftçi”

Sen çiftçi olamıyorsan sana kontrollü ürün verecek bir çiftçi ile anlaş…

Tarlası olmayan, üretim yapamayan, tarımı bilmeyen ve özellikle şehirlerde yaşayanlar için kontrollü üretim ve tüketim adı ile doğrudan ilgili bir cümle…

Sanırım ileriki yıllarda sıkça görmeye başlayacağımız benim yiyeceklerim … köyündeki ….abiden geliyor ya sen kimden alıyorsun?

Bir çeşit sözleşmeli iş modeli aslında  Alan memnun satan memnun, alan garantili ürün alıyor satan da ürününün hepsini satabileceğini biliyor, Kazan Kazan meselesi…

“Her eve bir doktor” sözünden hareketle “Her eve bir çiftçi” sözünün de uygulanabilir olmasını istiyoruz.

Bu da yeni bir trend sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Bekleyip görelim…