Bir Bağbozumu Öyküsü

Yazar : Nejat KUTUP

Biz şarap dostları için sonbahar demek Bağbozumu demektir.

Ölmek ve toprağa kavuşmak,

Yeniden dirilip, göğe erişmek için dallarını büyütmek, 

Bu iki uç arasında hiç bitmeyen bir yolculuk 

 

Sonbahar, güneşin yakıcı ışıklarınının eğimini azaldığı, hafif serinleten rüzgarlara bıraktığı mevsimdir. Uzun kollu giysilerin giyilmeye başlandığı, okulların açılma telaşının yaşandığı, günlerin erken geceye yaslanmasıdır sonbahar. Ama biz şarap dostları için sonbahar demek Bağbozumu demektir. Üzümün bağda başlayıp şişede sonuçlanacak olan o muhteşem yolculuğunun ilk adımıdır ve bu nedenle şarap aşıkları için çok önemli bir mevsimdir sonbahar.

 

Tarihçe

Bağbozumu dendiğinde ilk akla gelen Olimpos tanrılarından Dionysos’dur; bağbozumu tanrısı olarak da tanınan Dionysos Yunan Mitolojisi’nde Şarap Tanrısı’dır. 

 

Tanrılar tanrısı Zeus’un, Thebai kralı Kadmos ve Harmonia dan olma kızı Semele ile yaşadığı yasak aşkın meyvesi olan Dionysos, Hera’nın hiddetinden korunmak için uzaklarda Nysa isimli bir dağ yamacına gönderilmiş ve burada su perileri Nymphler, Maenadlar ve Cupidler arasında büyümüş ve böylesine bir ortamda şarabı bulmuştur.

 

“Ben Lidya’nın altın ovalarından geliyorum. Vatanım Lidya’dır” der Dionysos.

 

Friedrich Nietzsche “Tragedyanın Doğuşu” adlı yapıtında Apollon ve Dionysos’u inceler. Bu tanrıların anlamsal açılımlarını yeniden ele alır. Nietzsche'de Apollon biçimin, uyumun ve kontrolün, Dionysos ise taşkın ve coşkun duyguların, tutkunun simgelendiği iki kavramdır. Nietzsche'ye göre bu iki öğe, tabiatın yaratış/yıkış süreçlerini devindirir. Dionysos, sembolü olan asma ağacı gibi ölüp yeniden dirilir, bu nedenle ölümün ve yaşamın yenilenmesi tanrısı olarak da bilinir.

 

Dionysos bir doğa Tanrısıdır. Onun simgelediği asıl büyük kuvvet doğanın kendisi değil, insanla doğa arasında bir ilişki ve uyum içinde birlikte yaşayabilme ve bundan keyif alma yolculuğudur. Bu yolculukta en önemli arkadaşı tahmin edebileceğiniz gibi şarap ve sarhoşluktur. Hal böyle olunca, bağlardan şarabı elde etmenin günü geldiğinde, şenlikler, eğlenceler ve bağların yeniden dirilişinin başlangıcı diye kabul edebileceğimiz bağbozumu yüzyıllardan beri yapılagelmiştir.

Bu şenliklerin insanın tüm duyularına hitap edebilecek yapıya gelmesi çok uzun sürmedi. Şiir, müzik, sanat, yarışma, yemek, sarhoşluk bu şenliklerin vazgeçilmez unsurları olarak evrildi. Gerek çizimler,  yazılı belgeler ya da nesillerden günümüze gelen bilgiler, bu törenlerde kullanılan tef, davul ve kaval gibi sazların Anadolu kaynaklı olduğunu göstermektedir. 

Yılda sadece bir kez gerçekleşen ve tüm yıl harcadığınız emeğin ürününü alacağınız bu şenlikler bir çok sanatçıya ilham olmuş ve yıllar içersinde sayısız yapıt üretilmiştir.

Yazının devamı