Zeytincilikte Ar-Ge
Genel Ar-Ge Sorunları
Araştırma-Geliştirme, kısaca Ar-Ge; özel sektör, kamu ve üniversitelerin tek tek veya beraber yürüttükleri projeler ile temel bir araştırmayı bünyesinde barındıran, mevcut sorunlara çözüm odaklı yaklaşımlar oluşturan, böylece ekonomiye bazen doğrudan bazen dolaylı olarak katkıda bulunan bir süreci ifade etmektedir. Hem araştırma hem de geliştirme yapabilmek için ön koşul, yukarıda bahsedilen paydaşların istekli olmaları ve gerekli finansmanın sağlanmasıdır. Ancak bu şartlar sağlanabilirse araştırmacılar daha verimli çalışabilirler. Bu durum Türkiye’de pek mümkün olamamaktadır. Üniversite veya kamuda çalışan araştırmacıların yürüteceği Ar-Ge projelerinin finans kaynakları, özellikle kamu ve/veya özel sektör kaynaklı olduğu durumlarda ağır mevzuat ve bürokrasi ile içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. Özel sektör kendi finansal kaynaklarıyla Ar-Ge yapmak istediğinde eğer üniversiteden teknik destek talep edecek ise Döner Sermaye veya Teknopark üzerinden çalışmak durumundadır. Eğer devlet destekli bir Ar-Ge projesi yürütülecek olursa da bu kez de her bir finans kaynağının kendine özgü mevzuat ve bürokrasisinin iyi takip edilmesi gerekmektedir. Ancak her iki durumda da hem araştırıcı hem de araştırmayı talep eden kurum veya kuruluş için engelli koşu yarışı başlamış olmakta ve mevzuat ile bürokrasi trafiği araştırmacıda ciddi bir baskı unsuru oluşturmaktadır.

Her sektörün kendine özgü özellikleri vardır. Tarım gibi iklim ve doğaya bağlı sektörlerde, temel bilimler için oluşturulan Ar-Ge mevzuatının uygulanabilirliği ve yönetilmesi mümkün değildir. Bu nedenle Türkiye’de tarım sektöründe Ar-Ge talebi mutlaka “Tarımsal Ar-Ge Mevzuatı” adı altında özel bir konumda oluşturulmalıdır. Böylece tarımın şartlarına uygun şekilde özel sektörü ve araştırıcıyı bezdirmeyen, teşvik eden bir sisteme ulaşmak mümkün olacaktır. Ar-Ge çalışmalarında bugünkü mevcut sistemde muhasebenin “önce sen harca ben sana sonra öderim” yaklaşımı ve “avans çek öde”, “bütün alımları toplu ihaleler yolu ile yap” gibi yöntemleri benimsemesi maalesef proje sahibi araştırmacının enerjisini tüketmekte ve araştırma yapma isteğini köreltmektedir. Oysa Ar-Ge yapan araştırmacıların tam güven temeli üzerinde kurulan bir sistemle özendirilmeleri, daha üretken olmalarını sağlayacaktır. Eğer araştırmacı proje bütçesini harcamada serbest olursa tüm harcamalarını belgeleyerek yıl sonunda ibraz edebilir ve harcama raporunu da proje sonunda taahhüt edilen yayın, patent gibi çıktılarla sunarsa, zamanını ve enerjisini projenin beklenen teknik çıktılarına daha fazla yönlendirebilecektir. Eğer proje sonuç raporu kabul edildikten sonra projeyle ilgili taahhüt edilen çıktılar sunulmamış ve bunun için geçerli bir mazereti yok ise araştırıcı ve/veya özel sektör kara listeye alınarak Türkiye sınırlarında tüm projelerde herhangi bir sıfatla yer alması engellenebilecektir. Böylece araştırmacı “su testisi kırılmadan cezalandırılmamış” olacaktır!
Zeytincikte Ar-Ge Sorunları
Türkiye’de zeytincilik sektöründe “Bahçeden Sofraya” yaşanan bütün sorunların çözüm yolları her zaman diğer ülkelerin Ar-Ge çalışmaları sonucu elde ettikleri bilgilerin uyarlanmasıyla bulunduğundan, bu durum her zaman için çözüm olamamaktadır.

Zeytinin uzun yıllık bir meyve ağacı olması, zeytin çeşitlerinde klonal seleksiyonla daha verimli ve az periyodisite gösteren tiplerin elde edilmesi uzun soluklu çalışma gerektirmektedir. Bu araştırmalar, gerekli finans kaynağı olmadığından üniversitenin ve/veya özel sektörün bireysel yapabileceği işler değildir. Diğer yandan yeni çeşitlerin elde edilmesinde ise melezleme ıslahı gerekir ki, bu da uzun soluklu olduğu için sadece araştırma enstitülerinin küçük bütçelerle yürütebileceği çalışmalardan oluşmaktadır. Bu nedenle Türkiye’de bugüne dek ancak iki klon ve bir melez çeşit ortaya çıkabilmiştir. Oysa Türkiye, dünyanın en zengin zeytin gen kaynaklarına sahiptir ve zeytin konusunda çalışan araştırmacıların seleksiyon ıslahında ciddi araştırmalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Diğer yandan mevcut çeşitlerin çiçek biyolojisi, tozlayıcısı ve kendine verimliliği gibi özelliklerinin ve durumlarının bilinmesi verim ve kaliteyi etkileyen bir diğer faktörü oluşturmaktadır. Bu konuda da ülkemizde yapılan çalışmalar oldukça sınırlıdır. Üretimin en önemli ayağı olan çeşit ve tozlayıcı seçimini ismine doğru, hastalıklardan ari, tek gövdeli bir yaşlı sağlıklı fidan üretimi takip etmektedir. Ar-Ge’nin en rahat uygulanabileceği alan olmasına rağmen sertifikalı fidan üretiminde kalite sınıflarının oluşmaması ve değer görmemesi ise özellikle zeytin fidanı üreticilerini Ar-Ge’den uzak tutmaktadır. Zeytin yetiştiriciliğinde toprak işlemeden, budamaya, sulamadan gübrelemeye, hastalık ve zararlılarla mücadeleden hasada kadar bütün kültürel işlemlerde uygulanabilecek birçok Ar-Ge çalışması imkânı olmasına rağmen üreticinin bu konudan uzak durmasının nedeni üzerinde ise hiç durulmamaktadır.

Zeytincilikte özel sektörün beklentisi genellikle tek yıllık bitkilerdeki gibi en fazla bir üretim döneminde sonuç alınabilir beklentisi olduğundan, uzun soluklu projeksiyonlar için araştırmalara devletin sahip çıkması gerekmektedir. Türkiye zengin zeytin gen kaynakları ile sofralık zeytin ve zeytinyağında ciddi bir aroma ve polifenol çeşitliliğine sahiptir. Bu durumda sağlık değeri yüksek yani katma değeri yüksek, sofralık zeytin ve zeytinyağı üretimi hedeflenmek zorundadır. Türkiye’nin üretiminde hedefi miktardan çok kalite olması gerekmekte bunun için de “en sağlıklı zeytinyağı üretimi” gibi bir hedef kapsamında Ar-Ge yapılması için özel sektörün teşvik edilmesi gerekmektedir. Diğer yandan sofralık zeytin işleme teknolojisi Ar-Ge faaliyetleri incelendiğinde neredeyse tamamen ithal know-how kullanıldığı, oysa katma değeri yüksek iç veya dış pazara yönelik birçok ürün elde etme imkânına rağmen sürdürülebilir hammadde ihtiyacı karşılanamadığı için dış pazara uygun çeşit geliştirilmesini teşvik etmek yerine yabancı çeşitlerin ithal edilmesi ve üretilmesi talep edilmektedir.
Bir diğer sorun, Türkiye zeytinciliğindeki yapısal sorunların çözümlenmesi ve karar alıcıların politikalarına yön verecek ekonomi temelli Ar-Ge projeleri için veri tabanının oluşturulmamış olmasıdır. Türkiye’de zeytincilikle ilgili veriler genelden özele doğru incelendiğinde yetersizdir. Üretimden tüketime dek olan her aşamadaki veriler; arz-talep denge tabloları, üretici ve işletme sayıları, kalite farklılıkları, bazı fiyatlar vb. birçok veri setleri net olmadığı için yapılacak Ar-Ge projeleri de yetersiz olmaktadır.
.jpg)
Özetle Ar-Ge projelerinin teşvik yada finansal kaynak miktarının yüksekliğinden ziyade araştırmacıların zaman ve enerjisini mevzuat ve bürokrasiyle boşa harcamayan bir özellikte olmaları çok önemlidir.
GÖRSELLER:
1. http://bit.ly/1LWCRs7
2. http://bit.ly/1OAYfRj
3. http://bit.ly/1D83Xtu
4. http://bit.ly/1KyhtGs
Dergi
:
AĞUSTOS 2015 / SAYI: 21
Konu
:
Tarım
YORUMLAR
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.apelasyon.com sorumlu tutulamaz.