SİNOPE

Konu : Turizm

Birkaç nokta vardı ki, bizim çizimi harita yapardı. Bunlardan biriydi Sinop.

Reyhan Bayındır Gönenç

İlkokul yıllarımda atlasa bakmadan Türkiye haritası çizerdik. Birkaç nokta vardı ki, bizim çizimi harita yapardı. Bunlardan biriydi Sinop. O, Karadeniz kıyılarımızın ortasında, ülkemizin en kuzey noktasıydı. Neden bilmem, haritayı bitirince Sinop ve Hopa isimleri çok doğru yerlere konmuş derdim; harflerin dizilişi, ses uyumu güzel gelirdi.

O yaşlarımda, Sinop’un Karadeniz’e  görkemli uzanışını gördüğümdeyse, haritadaki vurgunun az bile olduğunu düşünmüştüm. Daha önce gördüğüm hiçbir yere benzemiyordu Sinop. Şehrin kurulduğu yarımadanın bir noktası öyle daralıyordu ki, kuzeye uzanan yolda sağım-solum denizdi. Sinoplular sağ tarafın Karadeniz, sol tarafın Akdeniz dediler; şaka dedim. Ciddiydiler ve anlatmaya devam ettiler. Karadeniz’de hava kopunca denizcilerin sığınacağı üç liman vardır: Temmuz,  Ağustos ve Sinop. Temmuz-Ağustos’u haritada aramaya başlayınca babam güldü. Bak dedi: “Bu, Karadeniz’de Temmuz-Ağustos ayları dışında korunaklı tek liman Sinop demektir. Yarımadanın güneye bakan koyuna da hepsi Karadeniz olsa da Akdeniz derler.” 

O yılların Sinop’undan aklımda kalan diğerleri:  Amerikan üssü, konuşulmayan hapishanesi, övünç kaynağı  (bence rüzgârlı bir tepede ürkütücü) öğretmen okulu, oltasız zıpkınsız ellerimle tuttuğum koca balık ve Tarzan’ı. Bitmedi, pansiyoner olduğum Yetiştirme Yurdu’ndaki arkadaşlarımın “Ordu’nun Dereleri”ni söyleyişi hala kulağımda, üç yaşındaki Sami’yi kardeş edinme isteği aynı sıcaklığıyla yüreğimde…

Ve şimdi otuz yedi yıl aradan sonra Sinop’dayım. Erkenden uyandım. Çocukluğumda resmini yapığım gır-gır teknelerini bu defa fotoğraflamak istiyorum. Balıkçı barınağına doğru yürürken, içimde artık yoklar mı korkusu… Varlar, sabah ışığı altında çok da güzeller. Bir kılavuzum da var bu sabah, önümden gidip ben yavaşladıkça bekliyor. Biraz oyalansam, hadi asıl görmen gerekenler ilerde der gibi bakmakta. Irmaklar perisinin kızının ismi ve Sinop’un bilinen en eski ismini veriyorum ona: Sinope.

Teknesinden atlayarak çıkan genç adamın, “Balıkçılar denizden ne zaman döner” soruma, "Ablası"yla başlayan yanıtı günün ilk ışıkları gibi tertemiz.

 

Yazının devamı