HAYVAN REFAHI ÜZERİNE

Yazar : M. Ufuk PEKER
Konu : Hayvancılık

Düşünmek, tasarlamak, iletişim, alet kullanmak gibi insana özgü olduğu iddia edilen pek çok özelliğin bugün diğer pek çok canlıda da görüldüğü biliniyor.

İnsanların diğer canlılardan en büyük farkı nedir?  Düşünmek, tasarlamak, iletişim, alet kullanmak gibi insana özgü olduğu iddia edilen pek çok özelliğin bugün diğer pek çok canlıda da görüldüğü biliniyor. Belki de uyum sağlama amacıyla tümünden yararlanmasıdır, insanın ayırıcı özelliği. Tüm bu unsurları birleştiren insan uyum sağlayabilmek adına doğal olmayan olanaklar üretebilmekte ve doğal çevresini değiştirebilecek tasarımlar yapabilmektedir.

İnsanlar önceleri avcı veya toplayıcı topluluklar halinde yaşıyorlardı. Hatta bolluk döneminde toplayıcı olan toplumlar, kıtlık döneminde avcılık yaparlardı. Bu gün Orta, Güney Afrika, Güney Amerika ve Avustralya’da halen bu tip ilkel toplulukların yaşadığına şahit olunabilmektedir. Muhtemelen bu durumun ana nedeni bu bölgelerde bu tip yaşamı destekleyebilecek beslenme ve korunma olanaklarının sürmesindendir. Oysa özellikle otuzuncu paralelin kuzeyinde karaların geniş alanlara yayılması daha fazla kurak alanların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yani insanın bu alanlarda yaşama olanakları kısıtlanmıştır. 

İnsanlar kıtlık karşısında bitki ve hayvanları çoğaltmaya ve diğer canlılardan korumaya başlamıştır. Zamanla bitki ve hayvanların yetişme koşullarını taklit etmek, seleksiyon yoluyla aranan verim yönünü geliştirmek için girişilen faaliyetler ile tarım bir kültür haline gelmiştir. İnsanın yiyeceğini kendi üretebilmesi ile doğa koşullarına göre şekillenen insan nüfusu hızla artmaya başlamıştır. Yapılan araştırmalar insanların sekiz bin yıl önce Neolitik çağda tarımsal faaliyetlere başladıklarını göstermektedir. Yapılan araştırmalar insan nüfusunun dönemin başında iki ile beş milyon arasında olduğunu gösterir. İki milyon yılda, alet kullanabilen insan bir kaç milyon nüfusa sahipken, Miladi takvimin başlangıç yılında, yalnızca sekiz bin yılda nüfus yüz milyon civarına ulaşmıştır. 

Tarımsal faaliyetler sayesinde yiyecek kaynaklarının peşinde göçebe olarak yaşayan insan toplulukları yerleşik düzene geçmiş, mülkiyet ilişkileri ortaya çıkmıştır. Küçük gruplar halinde yaşayan insan toplulukları büyük yerleşimlerde bir araya gelmeye başlamış, topluluk düzeninden toplumsal düzene geçilmiştir. İnsanın yaşam kalitesindeki artış ile 25 civarında olan ortalama yaşam süresi 40 yaş civarına yükselmiştir. Ve insanın daha fazla refah arayışı da başlamıştır. Bu aynı zamanda insanın çevresiyle mücadelesinin de başlangıcıdır. İnsanlar için iyi haber, insanın yerleşim için seçtiği yerlerde yaşayan diğer canlılar için kötü haberdi. İnsan için koşulların düzeltilmesi diğer canlıların yaşam koşullarını olumsuz etkilemektedir.

İnsanlar giderek doğa koşullarının elverişsizliği ile baş edebilme konusunda öğrendiklerini diğer insanlara hatta diğer toplumlara aktarabilecek iletişim olanaklarını yaratmaya başladı. Bunun sonucu insanın doğa ile arasında giderek artan bir mesafe ortaya çıkmaya başladı. Toplumda sosyal olarak farklı kesimlerin, sınıfların ortaya çıkışı ile insanlar arasında da farklı yaşam olanakları ortaya çıktı. İnsan giderek artan bir refahı aramaya başladı. Kimi sahip olduklarının daha iyisini ararken, kimi başkasının sahip olduklarının peşindeydi.

Yazının devamı