Yeni Hayvan Hakları Yasası Nasıl Olmalı?

Ülkemizdeki sokak hayvanları sorunu, çok eski tarihlere dayanmakta. 

Ülkemizdeki sokak hayvanları sorunu, çok eski tarihlere dayanmakta. 1900‘lü yılların Osmanlısı'nda sokak köpekleri toplanıp Sivri Ada'ya sürgün edilmiş (sonrasında bu ada Hayırsız olarak anılacaktır); açlıktan birbirlerini  parçalayan köpeklerin seslerinin Anadolu yakasından duyulması halkı galeyana getirmiş ve yapılan baskı sonucunda köpekler tekrar istanbul’a getirilmiştir. O dönemde çıkan büyük İstanbul yangını ve depremi de bu olaya bağlanmıştır. Ancak sonrasında birkaç defa daha köpekler Hayırsız Ada'ya sürgün edilmiştir. Dönemin bu soykırımını ve ayrıntılarını tarihçi yazar Murat Bardakçı’nın kaleminden şu linkte bulabilirsiniz.

Bunca yıldır ülkenin kanayan onlarca yarasından biri olan sokak hayvanları meselesi çözümden uzak kanunlarla geçiştirilmiştir. Belediyeler, iktidarlar uzun zaman çözümün itlaf olduğu hususunda direndi. Birçok hayvanı vahşice katletti, tıpkı Nazilerin Yahudilere, Sırpların Boşnaklara davrandığı gibi davrandılar onlara. Ama neyse ki AB’ye girme umutları doğrultusunda hükümete dayatılan tonlarca değişim paketlerinin en olumlularından biri de, hayvan haklarıyla ilgili değişim paketi oldu. Bu yasalarla belediyeler iyi koşullarda barınaklar yapmaya zorlandı. Sokaklardan alınan hayvanlar kısırlaştırıldıktan, aşılanıp rehabilite edildikten sonra tekrar yaşadıkları alanlara bırakıldı. Kimi belediyeler kolayı seçti, istenmeyen hayvanları ormanlara terk etti. Üstelik yasaya göre kısırlaştırılma ve aşılama yapmadan. Ülkenin dört bir yanında göstermelik yapılan barınaklar birer ölüm kampına döndü. Tek bir görevlinin bile olmadığı kimi barınaklarda hayvanlar ölüme terk edildi. Günümüzde uygulamayı hakkıyla yapan belediye sayısı parmaklarımızı geçmez. Doğru temellere oturtulmadan bu işin uzmanı stk’lar her daim dışarıda tutularak yapılan düzenlemeler yine başarısız oldu. Sokakta yaşayan hayvan popülasyonunun artması ve dolayısıyla halkla daha fazla temas haline geçmesi, meseleyi gün geçtikçe hem hayvanlar adına hem de insanlar adına daha sıkıntılı bir hale sürüklemektedir. Temasın bu kadar artmasıyla, zaten ruh sağlığı giderek bozulan ülkede; hayvanlara yönelik şiddet artarken, diğer yandan sokak hayvanlarının da insanlara yönelik saldırıları artmıştır. Kartopu gibi büyüyen bu sorun, hükümet tarafından etraflıca ele alınmamış ve bunca yıldır saçma sapan para cezalarıyla geçiştirilmiştir. Sokak hayvanları sorunu neredeyse bir halk sağlığı sorunu haline gelmiş ve bütün yükde vicdanlı hayvanseverlerin  ve stk ların üzerine yüklenmiştir.

Bu günlerde yeni bir hayvan hakları yasa tasarısı hazırlanmakta. Bunca yıldır birçok konuda hayal kırıklığı yaratan iktidar, yine çok az sayıda STK'nın görüşünü alarak yarı uzman kişilerce bir tasarı hazırlamaktadır. Hayvan hakları, sokaktaki kedi ve köpeklerden ibaret  değildir. Yapılacak olan hayvan hakları yasa tasarısı, bir kanuna dönüşmelidir. Hayvanlara yönelik şiddet, ayırım ve erteleme olmaksızın hapisle cezalandırılmalıdır. Gerçekten bu sorunun çözümünü istiyorsak ülkeye her türlü hayvan giriş çıkışı uzunca bir müddet yasaklanmalı, kaçak girişler ciddi cezalara tabi tutulmalıdır. Petshop ya da çiftliklerde kedi, köpek, kuş gibi evcil hayvan üretimi ve satışı durdurulmalıdır. Sokaklarda yaşayan kedi ve köpekler; kendileri için yapılan beton ve kafesten ibaret olmayan doğal yaşam alanlarında iyi şartlarda bakılmalı, kısırlaştırılmalı ve ciddi takibi yapılmak koşuluya sahiplendirilmelidir. Bütün bu süreçler devlet denetiminde ancak STK’ların ağırlığı olan yönetimlerce yapılmalıdır. Sokaklar, hepten  kedi ve köpeklere kapatılmamalı, kontrol altında tutulmalıdır. Kontrolsüz artan kedi ve köpek popülasyonlar bulundukları alanların ekosistemine de zarar vermektedir. Ormanlara atılan köpekler, sürüler oluşturarak ormanlardaki vahşi yaşamı tehdit etmektedir. Kediler; avcı ruhlarında bir şey kaybetmediklerinden kuş ve sürüngenlerin şehirlerdeki nufusuna etki eder duruma gelmişlerdir.

 

Çiftlik hayvanları dışarıda tutulmamalıdır. Çiftlikler ve çiftçiler sıkı denetimden geçirilmelidir. Çiftlik hayvanlarının da uğradığı şiddet cezasız bırakılmamalı, eşit cezalara hükmedilmelidir. Tüm çiftlik hayvanlarının yaşam koşulları iyileştirmelidir. Vejetaryan biri olarak eti, sütü ve gücü için tutsak edilen ve öldürülen hayvanların varlığı beni son derece rahatsız etmekte ancak bunu bir anda değiştiremeyeceğimi bildiğimden, onların yaşamdan ölüme giden süreçlerinin tüm hayvanlarda olacağı gibi son derece insani olması gerektiğini düşünmekteyim. Bu açıdan çiftlikler ve mezbahaneler sıkı denetlenmeli ve gerekli cezai uygulamalar yapılmalıdır. Binicilik kulüpleri, at yarışları sıkı denetime ve cezalar tabi tutulmalıdır. Hayvanların, faytonlarda ve yük taşımada kullanılması yasaklanmalıdır. Tekrar belirtmek isterim ki tüm hayvanlar özgür kılınmalı, sömürülmemelidir. Bunu değiştirebilecek bir gücüm olsaydı bir saniye beklemezdim.

Avcılık kesinlikle yasaklanmalıdır. Avcılara ciddi hapis cezaları verilmelidir. Hayvan hapishaneleri (hayvanat bahçeleri), yunus parkları kapatılmalıdır. Vahşi yaşam ciddi koruma altına alınmalı, en ufak bir müdahalenin cezası ağır olmalıdır. Üç yanı denizlerle çevrili ülkemizin su üstü ve su altı yaşamı koruma altına alınmalıdır.

 

Yeni yasa hazırlanırken; bu bahsedilen yaşamların herhangi biri es geçilmemelidir. Ülkemizin daha yaşanılabilir bir hal alması ve gelecek nesillere iyi bir miras bırakabilmek için tüm bu unsurlar dikkate alınarak yeni bir 'Hayvan Hakları Yasası' hazırlanmalıdır.

Bu ülkenin vicdanlı insanları; hayvanlara yapılan her zulüm haberinde kahroluyor. Sele kapılan bir kedi yavrusunun bir itfaiye eri tarafından suni tenefüsle hayata döndürülmesini mutluluk gözyaşlarıyla izliyor. Birini kurtarıyor ama binini kaybediyoruz. Hayatını hayvanları kurtarmaya, onlara merhem olmaya vakfeden insanlarla dolu bu ülke. Sokakta beslediği kedileri bırakıp iki gün uzaklaşamayan, maaşının yarısını onlara harcayan insanlarla dolu bu ülke. Bu büyük yükü bu insanların üzerinden almakla yükümlü bu devlet. Bunu yapmak zorunda! Vatandaşlar olarak bizler yetkilileri buna zorlamalıyız yoksa bu vicdan yükünün altında hep birlikte ezilir ve bir 'Hayırsız Ada'ya' dönüşürüz!

(Yazıyı kaleme aldığım hafta mecliste yeni hayvan hakları yasası görüşülmeye başlanacaktı. Umarım dişe dokunur gelişmeler olur.

Görseller:

1. 2. 3. Yazara aittir, izinsiz kullanılamaz.
4. Demokrat Haber