Tarımsal Kooperatiflerin Gelişimi-9

Yazar : Tahsin AYHAN

Tarımsal amaçlı kooperatifler için ortak içi-ortak dışı işlemler nelerdir, ayrımı nasıl yapılır?

Tarımsal amaçlı kooperatifler için ortak içi-ortak dışı işlemler nelerdir, ayrımı nasıl yapılır ve bu ayrımların kooperatif açısından neden önemli olduğunu olabildiğince basit anlatmaya çalışalım.

“Ortak içi” adı üzerinde kooperatifin ortaklarıyla yaptığı işlemlerdir. Örneğin bir süt kooperatifinin ortaklarının sütünü alması gibi.

Ortak dışı işlemler ise kooperatifin ortağı olmayan kişi ve kurumlarla yaptıkları işlemler olarak tanımlanmış. 

Bazı özellikli durumlar da söz konusu. Örneğin, kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda ortaklarla yapılan işlemler de “ortak dışı” kabul ediliyor.

Neden bu ayrım önemli, çünkü kooperatif faaliyet konusu işlemlerini sadece kendi ortaklarıyla yapıyor ise kurumlar vergisi muafiyetine devam edebiliyor. Ancak bu işlemleri ortak dışındaki kişilerle yapıyorsa, ya da hem ortaklarıyla hem de ortak dışındakilerle yapılan işlemler söz konusu ise bu sefer kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme kurulmuş kabul ediliyor ve kurulan iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutuluyor.

Dolayısıyla işlemlerde ayrım çok önemli. 

Devam edelim.

Oldukça önemli bir detay daha var. İşlem konusu tarımsal ürünün “niteliğinin” değişip değişmemesi.

Örneklerle açıklarsak konu daha iyi oturacaktır.

Ortaklarından narenciye satın alıp bunları niteliğini değiştirmeden üçüncü kişilere aynen satılması kooperatif açısından ortak içi işlem kabul ediliyor. Aynı şekilde ortaklarından süt alımı yapıp kooperatif markası adı altında üçüncü kişi ve kurumlara sütün satılması da ortak içi bir işlem. Ama satın alınan narenciyeyi işleyip, örneğin reçel olarak satmak ya da alınan sütün işlenip peynir olarak satılması gibi “üründe nitelik değişikliği” oluşturan işlemler ortak içi değil “ortak dışı” işlem sayılıyor.

Konu ve kooperatifin yaptığı işlemlerin ortak içi ya da ortak dışı işlemler olarak ayırımı sadece kurumlar vergisi mükellefiyeti açısından önem arz etmiyor. Kazancın ya da kooperatif diliyle faaliyet dönemi sonunda gerçekleşen müspet gelir-gider farkının kooperatif ortaklarına dağıtımı noktasında da oldukça önemli.

Risturn, kelime anlamıyla kazanç payı demek. Kooperatifçilikte karşılığı ortakların kooperatifle yaptıkları “alış veriş miktarına göre dağıtılan kazanç payı” şeklinde.

Yukarıda verdiğimiz örneğe uyarlarsak, kooperatif markasıyla piyasaya süt satan bir kooperatifin bir hesap dönemi sonunda elde ettiği “dağıtılabilir” kazançtan ortaklara düşecek pay tutarı, kooperatife verdikleri süt miktarına göre hesaplanıyor. Hangi ortak kooperatifle fazla işlem yapmış ise onun payı yani kazancı daha fazla oluyor. 

Bu hesaplama şekli yani kooperatif ve ortakları arasındaki “işlem hacimleri” üzerinden yapılan kazanç dağıtım şekli sadece “ortak içi” işlemler için söz konusu. Ortak dışı işlemler için geçerli değil. Peki ortak dışı işlemlerden kooperatifin elde ettiği kazanç ortaklarına nasıl dağıtılacak derseniz bu konuda 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununda bir hüküm mevcut.

Madde 38: “Ortak dışı işlemlerden elde edilen hasılanın ortaklara sermaye payları oranında dağıtılabileceği ana sözleşmede hükme bağlanabilir.”

Özetle, dağıtabilmek için ana sözleşmede bu konuyla ilgili hüküm bulunmalı, yoksa dağıtılamaz, kooperatif hesaplarında özel bir fonda kalır. İlerde kooperatifin gelişmesinde yaracak işlerde genel kuruldan onay almak suretiyle kullanılabilir.

Konunun ana hatlarıyla anlaşıldığından hareketle Tarımsal Amaçlı Kooperatiflerde Mevzuat kaynaklı nasıl sorunlar yaşanabilir somut bir örnek verelim. 

Kooperatif kuralım mesela. Tarımsal amaçlı bir kooperatif, faaliyet konumuz da zeytinyağı olsun. Zeytin köyü tarımsal kalkınma kooperatifi koyalım adını. 

Bakanlığın hazırladığı ana sözleşmeye imzaları atıp, tescilimizi yapalım. Hayırlı uğurlu olsun.

Köyümüzün kooperatifinde 50 ortağımız var. Ortaklar maddi olanakları nispetinde kooperatiften ortaklık payları almış. Kimi 10 pay kimi 1000 pay. 

Başarılı bir yönetimimiz var. Hemen kuruluş sonrasında kooperatif markasıyla satış yapabilmek için marka tescili almış. Satış, pazarlama ve dağıtım konularında önceden çalışmalarını yapmış, iş planları ve ticari anlaşmaları hazır. 

Ortakların kiminin kendi zeytinlikleri var, kiminin yok. Kooperatif yönetimi de genel kuruldan aldıkları yetki ile belediyenin açtığı ihaleye giriyor ve kooperatif adına büyük bir zeytinlik alanını kiralıyor. Yetmiyor üzerine bir de teşvik, kredi vb. desteklerle zeytinyağı işleme tesisi kuruyor. Hem ortakların zeytinini hem de kiralanmış bahçeden toplanan zeytinleri sıkacak, şişeleyecek ve satacak. Tanklar, dolum makinaları, alet edevat her şey hazır.

Harika bir sezon geçiyor. İklim güzel, yağmur, rüzgar, sıcaklık tam istedikleri gibi. Zeytin tarımı ortaklar tarafından elbirliğince ve doğru şekilde yapılmış, rekolte yüksek, randıman yüksek ve sonunda tanklar kaliteli natürel sızma zeytinyağı ile dolmuş durumda. Satış ve pazarlama çok başarılı, yüksek fiyattan yüksek tonajlı satışlar gerçekleşiyor. Tam bir kooperatifçilik başarısı örneği. Yüzler gülüyor. 

Mali tabloları oluşturarak olağan genel kurula gitme zamanı. Ortada çok ciddi bir kazanç var. Ortaklar para bekliyor. Vergiler, yedek akçeler, fonlar ayrılıp kalan paranın ortaklara dağıtılması lazım. Fakat bir sorunumuz var. Dağıtamıyoruz!

Hem ortakların bahçelerinden hem de kooperatifin kiraladığı bahçeden gelen zeytinler sıkılıp yağ olarak satıldığı için bunlar ortak dışı işlem kabul ediliyor. Kazancın dağıtımı mümkün ama terk şartla, ana sözleşmede hüküm bulunmalı. Bakanlık tarafından hazırlanan örnek ana sözleşmede böyle bir madde var mı?

Yok.

Evet, yok. Yazılmamış. 

Maliye Bakanlığı ortak içi-ortak dışı işlem diyor, iktisadi işletme kurulmasından bahsediyor. 

Ana sözleşmelerde bunların karşılığı yok, iktisadi işletmenin adı dahi geçmiyor. 

Kooperatif ortaklarına borçlardan dolayı sermaye paylarının 100 katına kadar sorumluluk yazma gereği duyan kamu idaresi, cari mali mevzuatın bir gereği olan bu konuda, Kanun da keyfiyet olarak cevaz verilmesine rağmen bir düzenleme yapma, bir madde ekleme gereği duymamış.

Sen istediğin kadar başarılı, vizyoner bir kooperatif yönetimi ol, Mevzuat’a yeterince nüfus edemediysen böyle kilitlenir kalırsın, ayıkla şimdi pirincin taşını. 

Yönetimin yapabileceği senaryoları düşünelim.

1)Genel Kurul’da ortaklara “arkadaşlar, kusura bakmayın, mevzuat böyleymiş, bizim de yeni haberimiz oldu, bu sene para dağıtamayız, kooperatifte fon olarak kalacak, ana sözleşmeye madde ekleyip sonraki seneki kazancı paylaşırız artık, ne yapalım.”

2)Kendi bahçesinden ürün getiren ortaklardan alımı zeytin olarak yapmayalım. Ücreti karşılığında sıkmış gösterip direk yağ olarak alalım ki ürünün nevi değişmemiş ortak içi işlemmiş gibi dursun, miktara göre de risturn olarak dağıtırız. Bahçesi olanları hadi böyle hallettik, ya diğerleri ne olacak? Kooperatifin kiraladığı bahçeyi zeytinliği olmayan ortaklara kiraya vermiş gibi geçmiş tarihli kontrat yapsak? Devir hakkı var mıydı, bakın bakalım.

3)Bırakın bu işleri kardeşim, yok madde varmış, yokmuş. Ortaklar çalıştı kazandı, para vermeden olur mu? Yazsın yazmasın dağıtalım kazancı. Para dağıtıldı diye şikayet mi edecek sanki ortaklar? Tamam da gelen bakanlık komiseri ana sözleşmede böyle bir madde yok, dağıtamazsınız derse ne olacak?

4)Önce genel kurulda ana sözleşmeye gerekli maddeyi koyalım. Fona alalım parayı. Sonra tekrar bir olağanüstü genel kurul yapıp “vazgeçtik dağıtıyoruz” diyelim, oluyor mu öyle?

Mevzuat kaynaklı karşılaştığımız bu soruna çözüm için birkaç senaryo daha üretmek mümkün. Nasılsa destur verilmiş yıllar öncesinden. Benim memurum işini bilir. 

Ama neyi yanlış yaptık? Nerede hatamız oldu? Neden gelindi bu noktaya?

Biz yanlış yapmadık. Mevzuat bize yanlış yaptı. Örnek ana sözleşme olarak önümüze konulan çok da iyi bir örnek sayılmazmış, önceden fark edip değiştirmemiz gerekliymiş.

Madem öyle neden zorunlu tutuluyor, ya da madem zorunlu tutuluyor neden mükemmel değil?

Sonuçta isteğimiz tarımsal bir kooperatif olarak faaliyetlerimizi ve hayatlarımızı kolaylaştırıcı, basit, kalıcı ve uyumlu yasal düzenlemeler sadece.

Zaten tarımla uğraşmak zor, zaten tarımsal kooperatifçilik zor, zaten hayatın kendisi zor. Bir de Mevzuat sarmalına boğmayın bizi.

Çok şey mi istiyoruz?