“One Minute!”

Konu : Tarım

Hayır, başlığa bakıp hemen ön yargıya kapılmayın lütfen; niyetim siyasete girmek değil, sadece atıfta bulunup teğet geçeceğim.

Hayır, başlığa bakıp hemen ön yargıya kapılmayın lütfen;

niyetim siyasete girmek değil, sadece atıfta bulunup teğet geçeceğim.

 

Siyasi eğilimi / tercihi ne olursa olsun, bu söz, kabul edelim;

yabancı takıma, deplasmanda gol atılmışvâri bir gülümseme ile karşılandı ülke genelinde.

 

Her kitleyi, her milleti ateşleyen, büyük amaca yönlendiren ateşleyici sözler vardır.

 

“One Minute!”;

her ne kadar böyle bir amaçla söylenmemiş bile olsa;

yine de farklı faydalı bir ateş verebilirdi…

 

Mesela, o andan itibaren,

tüm dünyaya örnek olacak adımlar atabilir, hamleler yapabilir, 

en azından çabasına girebilirdik,

eğitimde, sanayide, hiç olmazsa tarımda…

 

Mesela, en güzel örneklere sahip 

İtalya ve İspanya modellerine taş çıkartacak çağdaş kooperatifler kurabilirdik.

 

Mesela, bu toprakların örfünde, ananesinde 

kutsal denilecek kadar değerli ve yer etmiş

“imece”yi hatırlayabilirdik.

 

Mesela, “Köy Enstitüleri”ni yeniden hayata geçirebilirdik, bilinçli tarıma ışık tutan.

 

Ülke bazını geçtim, hiç olmazsa bölge, hadi onu da geçtim, şehir bazında, 

“birlikte ve omuz omuza” çalışmayı hatırlayabilirdik, ortak fayda tabanlı…

 

İstisnalar var, onları yürekten kutluyorum. Ancak yeterli mi?

 

Derdim, niyetim;

“sosyal medyada, muhtelif konularda eleştiri ya da komplo teorileri içerikli mesajlar paylaşarak, sorumluluğunu yerine getirmiş sananlar” gibi, içimi dökmek falan değil. Sadece, inandığım için, sadece vaktini, göz nurunu, bu yazıya akıtmaya değeceğini düşünerek okuyanlarda potansiyel gördüğüm için söylüyorum: Birlikten kuvvet doğar! 

 

Benim konum; zeytinyağı. 

Başkasının konusu şarap olabilir.

Bir diğerimizin, karakılçık buğdayıdır; belki.

Ötekinin, peynir.

Vesaire, vesaire …

 

One Minute arkadaşlar! 

 

Zeytinyağı üretiminde Yunanistan’dan sonra, Fas’ın da gerisine düşüyoruz!

Böyle gidersek, yakında Tunus da geçecek bizi!

Yunanistan, Fas, Tunus.

Bu üç ülkenin “TOPLAM” yüzölçümü; Türkiye’den tam 41,445 km² KÜÇÜK!

 

İtalya’dan tam 482,224 km², İspanya’dan tam 277,572 km²  BÜYÜK bizim ülkemiz!

 

Tamam, bir sürü “evet, ama …” itirazı gelebilir, 

bu rakamlarla zeytinyağı üretimini birlikte değerlendirmeye kalkarsam.

 

Tüm itirazlara bir soru ile cevap vereyim:

 “Evet, ama…”ları bir kenara bıraksak artık, fena mı olur, iyi mi olur?

 

Her ürün gamının kendi içinde olduğu kadar, ortak sorunları yok mu? Var!

 

Ne var ki, her birimiz Don Kişot misali, 

varsa yanımızda da bir Sanço Panço ne mutlu,

mücadeleye bodoslama dalıyoruz kendi başımıza,

yel değirmenlerine karşı.

 

Ankara’dan öteye zeytinyağı satamazken, 

kaçımız, markalı ürün ihracat hayalleri kurmuyoruz!?

 

Yok mu, var! Derneklerimiz, birliklerimiz, kooperatiflerimiz, konseylerimiz falan…

Memnun muyuz!?

Tamam, bu soru biraz sıkıntılı olabilir.

Peki ya, daha iyisi olamaz mı?

Olur elbette.

 

“Olur”u olur kılalım o halde.

Nasıl mı? 

Onu da yine birlikte belirleyelim.

 

Ben, geçen ay, 

“Apelasyon”un çatısı altında buluşmayı önerdim.

Bir tek yorum geldi, 

o da benden, sizlerden “bir yorum yazın lütfen” isteğinde bulunan, kendimden…

 

Sağlık huzur keyif diliyorum.